Bilgi, Mülkiyet ve Özgürlük

Bilimsel ve teknolojik gelişmiş dünya daha önceki çağlarda tanık olunmamış bir değişimi yaratma sürecinde… Diğer yandan hâlâ paylaştığımız kurum, kavram ve tanımların büyük çoğunluğu, 19’uncu yüzyıldan başlayıp 2000’lere kadar uzayan döneme ait… Bir başka deyişle bunlar, toplumsal yaşamın ve ekonominin temel sorununun üretim olduğu Sanayi Toplumu çağı’na ilişkin kültürel unsurlar…

özellikle 20’nci yüzyılın son çeyreğinden başlayarak dünyada kabulleri, ön yargıları ve standartları alt üst etmesini beklediğimiz ciddi değişimler yaşanıyor. Bu değişimde bizi şaşkınlığa sevk eden faktörler arasında geçmişe ilişkin aşırı dozdaki ezberlerimiz kadar bilimin ve teknolojinin yaşamı değiştirecek olan yenilikler yer alıyor.

Şu sıralar zihinsel olarak atacağımız her adımda durup kabul, standart ve tanımlarımıza bakıp bunları yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Hatta öyle ki, fikri mülkiyet gibi daha yeni kavramlar bile bu değişimden etkileniyorlar.

Klasik tanımlama ile fiyat, bir ürün ya da hizmetin değişim değerini ifade eder. Eskilerde değişim değeri olmayan mallardan söz ederken, verilen örnekler arasında ‘hava’ ilk sırada yer alırdı. Bir malın fiyatının uygun olduğunu söylemek için “havadan, sudan ucuz” denildiğini bilenlerimiz çoktur. Suyun değerli ve pahalı kıt kaynak olduğunu çabuk öğrendik. ‘Hava’ da çoktan beri alınan, satılan değerli mallar sınıfına girdi. Dolayısıyla kapitalizmin havayı da ticari bir meta haline getirdiği bu çağda ‘havadan ucuz’ dememek lazım.

Bilgi ve Sonsuz Mutluluk

Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler ve başta İnternet olmak üzere medyadaki gelişmelerle birlikte bilgi üretiminde nitelik ve nicelik olarak bir patlama gerçekleşti. Bilgi bir yandan çoğalırken, özellikle İnternet sayesinde çok daha kolay ulaşılır hale geldi. İnternet’in sağladığı erişim kolaylığı, pek çok insanda ‘yeni türden bir özgürlük’ (bilgiye erişim özgürlüğü) fantezisi oluşturdu.

“Bilgi çağı” verilen bu dönemde bilginin durumu abartılarak ‘sonsuz mutluluk’ senaryoları yazılmaya başlandı. Ama İnternet’in yarattığı bu yanılsama ile gözleri kamaşanlar, kısa sayılabilecek bir sürede oluşan bu bilgi taarruzunun arka planını görmekte zorlanıyorlar.

İnternet, bir enformasyon edinme ve içerik geliştirme ortamıdır. Ama henüz bir doğrulama ve kalite denetim sürecine sahip olmayan İnternet, aynı zamanda bir dezenformasyon (hatalı, çarpıtılmış veya manipüle edici enformasyon) kaynağıdır. Bilimsel yaklaşımlar açısından bilginin erişilebilir olmasının yanında doğrulanabilir olmasının da birincil ve vazgeçilmez önemde olduğunu unutmamak gerekir.

İnternet’in yarattığı tartışmalı bilgi bolluğu ve sanal kolaycılık ile gözleri kamaşan mutluluk oyuncularının gözden kaçırdıkları bir önemli nokta daha var. 19’uncu yüzyılın ortalarında kaleme aldığı Manifesto’da Marks’ın söylediği gibi; kapitalizm, sevgiyi dahi alınır - satılır hale getirmekten geri durmuyor.

Metalaşma

Benzer biçimde; bilgi, önümüzdeki dönemde giderek daha fazla alınır - satılır bir ‘şey’ (meta) özelliğine sahip olacak. Yeni küresel sözleşmeler nasıl ki havayı bir ticari meta haline dönüştürüyorsa; bilginin ticarileşmesinin adı da fikri mülkiyet haklarıdır. Bilginin, maddi nesneler gibi mülk edinildiği bu sürece ‘bilginin metalaşması’ adını verebiliriz.

Bugün İnternet ve kitle kaynak (crowdsourcing), bu alanı bilginin kamusal mülkiyeti lehine ciddi biçimde tehdit ediyor. Bunu, ürün kopyalamayı kolaylaştıran koordinat ölçme, üç boyutlu tarama ve üç boyutlu yazıcı teknolojileri ile birlikte düşündüğümüzde, fikri mülkiyetin yeni çağa uygun değişim geçirmesi gerektirdiği ortaya çıkıyor.
 
(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi