
Vedat Alp
Bir insan canı bu kadar da ucuz olamaz
Onur Şener, Ankara’da sanat yaşamını sürdüren bir müzisyendi.
Çalıştığı mekanın çıkışında 3 kişinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
“Neden” mi?
Sahnede şarkı söylerken, O 3 kişinin “istediği parçayı söylememesi…”
“Birilerinin zevki için öldürüldü” dense olur…
İnanılır gibi değil…
Bir insan canı bu kadar ucuz olamaz…
İnsan olan insan, bir insanı böylesi bir nedenle öldüremez…
Öldürebiliyorsa (ki öldürdüler) onların insanlığını sorgulamak gerek.
Olay karşısında üzülmemek, öfkelenmemek elde değil…
Büyük bir öfke oluştu.
En fazla öfkelenenler de müzisyenler…
Hem son derece üzgünler, hem de alabildiğine öfkeliler…
Eskişehir’deki müzisyenler, Ulus Anıtı önünde toplanıp üzüntülerini dile getirdiler.
“..Maalesef insan hayatının ne kadar değersiz olduğunun tokat gibi örneklerini gün be gün tecrübe ediyoruz. Pandemi döneminde açlıkla, mental buhranlarla yüzleşmek durumunda bırakılan ve kaderine terkedilen müzisyenler için zulüm bitmemiş görünüyor.”
“…Hepimiz birkaç şehir eşkıyasının, sadece ama sadece keyfi istekleri gerçekleşmedi diye, her an her istediğini yapabileceği yanılgısı ile sınanıyoruz. Ve günümüzde bunu hayatımızın her alanında, sahneden okula, toplu taşımadan fırındaki ekmek sırasına kadar her zerresinde hissediyoruz.”
Bu sözlere itiraz etmek çok zor…
Çok acı da olsa hepsi gerçek…
“…Anlamakta güçlük çekiyoruz inanın; Bir şarkı isteği yüzünden bir cana nasıl kıyılır Allah için?
Gencecik, hayat dolu bir baba nasıl katledilir?
Niye bu kin? Niye bu acımasızlık, merhametsizlik, vicdansızlık?
Biz ne yaptık size, ONUR ne yaptı? Çok kızgınız.
Evet dünyadaki tüm canlılara ilham olan müziğin bile iyileştiremediği canilerin; harika bir insanı sevenlerinden ve sevdiklerinden bu kadar kolay ayırmasına çok kızgınız!
!İnsanın canına , emeğine,onuruna ve bilgisine zerre kadar saygısı olmayan, bencillikten gözleri başka bir şey görmeyen bu canilerle aynı havayı soluduğumuz için de çok üzgünüz.”
Evet… Müzisyenler üzgün ve kızgınlar…
O duygular yalnızca onlarla sınırlı değil…
İnsan olan her insan aynı duyguları paylaşıyor.
Üzgünler ve kızgınlar…
Müzisyenlerin istekleri de var.
“…Adalet istiyoruz, ibreti âlem için adalet istiyoruz.
Yüce Türk yargısına her günkünden daha çok güveniyor ve güvenmek istiyoruz.
Adalet tecelli etsin ki; ne karım,ne müzisyen arkadaşlarımın eşleri,sevgilileri, aileleri; her akşam bizleri sahnelere gözlerinde korkuyla göndersin, ne de bizler gibi evlatlarını koklayarak sanki son kez öpmüş olabiliriz diye düşünerek gitsin!
Adalet olsun ki; mevki, makam ve tanıdıkları çevreleri yüzünden iyi halden, mahkemelerde takım elbiseleri giyip,pişmanız,yok küfretti, tahrik etti deyip, efendi efendi oturarak güya bunların da cezalarına indirim sağlanmasın…”
İstekleri de böyle…
Kısaca “adalet” istiyorlar.
Bu da yalnızca onlarla sınırlı bir istek değil…
Toplumda adalete olan güven fazlasıyla sarsılmış durumda…
Hiç kimse artık gönül rahatlığı ile “Adaletin yerine bulacağına inanıyorum” diyemiyor.
Bir toplum için bundan daha kötü bir şey olamaz…
Olamaz da ne yazık ki, gerçek de bu…
Onun içindir ki “adalet” feryatları yeri göğü inletiyor.