Vedat Alp
Yaraya sürülecek merhem bulunamayan bir ülkenin yöneticileri övünemez
İlaçta ciddi bir kriz var.
Yeni oluşmuş değil…
Uzunca bir süredir varlığını sürdürüyor.
Çözüm bulmakla yükümlü olanlar belli…
Elbette ki, ülkeyi yönetenler…
Kendilerinden beklenen çözümü buldukları yok.
Dahası sanki sorunu umursamıyor gibiler.
Krizin kendiliğinden çözülmesi söz konusu değil…
Ülkeyi yönetenler de görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyince kriz her geçen gün biraz daha büyüyor.
İlaç yokluğu yüzde 25-30 seviyesine ulaşmış durumda…
İnsanlar ellerinde reçete, eczaneleri dolaşıyorlar.
Ancak ne kadar dolaşsalar boşuna…
Eczanelerde ilaç yok.
Ağrı kesicilerden tansiyon ilaçlarına, antibiyotikten kemoterapi ilaçlarına kadar birçok ilaç ulaşılmaz durumda…
Havalar soğudu. Belli bir yaşın üzerindeki insanlara ve kronik rahatsızlıkları olanlara ‘’grip aşısı olun’’ tavsiyesi yapılıyor.
Tavsiyeyi dikkate alanların sayısı oldukça fazla…
Aşı olmak istiyorlar.
Ne yazık ki olamıyorlar.
Eczanelerde grip aşısı da yok.
Eczacıların sistemlerinde kabarık listeler oluşmuş durumda…
Aşının ne zaman geleceği meçhul…
Bu gidişle insanların aşı olmasına gerek kalmayacak gibi…
Grip aşısının yanı sıra yaşamsal önem taşıyan ilaçlara da ulaşamıyorlar.
İnsan sağlığı ciddi bir tehdit altında…
Baro Başkanı Barış Günaydın dile getirdi.
‘’…Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesi, açıkça bireylerin yaşama ve maddi manevi varlığını koruma hakkının altını çizmektedir.
Yine 56. madde, devlete ve vatandaşa sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlama görevi yüklüyor. Devlet, insanların sağlığını korumak ve ilaçlara erişimini sağlamak zorundadır. Bu görev ertelenemez, ekonomik gerekçelerle sınırlanamaz.’’
‘’İlaç yokluğu gibi kabul edilemez bir tabloyla yurttaşları baş başa bırakılması, hem insani açıdan hem hukuki açıdan kaygı vericidir.’’
Baro Başkanı Barış Günaydın devletin, doğal olarak ülkeyi yönetenlerin yükümlülüklerini ortaya koyuyor.
Ülkeyi yönetenlerin bunları bilmemesi düşünülemez…
Elbette ki biliyorlar.
Bildikleri halde yükümlülüklerini yerine getirmiyorlar.
Böylesi bir acı gerçek varken savunma sanayisine yapılan yatırımlarla övünüyorlar.
Yok ‘’savaş uçağı alınacak’’ imiş…
Yok ‘’kendi savunma silahlarımız yapılacak’’ imiş…
Yok ‘’yerli ve milli üretim yapılıyor’’ imiş…
Hepsi iyi hoş da onların böylesine övündüğü ülkede yaşayan insanlar dertlerine derman bulamıyor.
Yaraya sürecek merhem bulunamayan bir ülkede, ülkeyi yönetenler nasıl övünebilir ki?
Anlamak da kabullenmek de olanaksız…
Bırakın övünmeyi de şu ilaç krizini çözün…
Her şeyde ‘’yerli ve milli’’ diyorsunuz ya, şu ilaçların da ‘’yerli ve milli’’ üretimini yapın…