Bir zamanların "gözde" mesleği şimdi ne halde?

Türkiye’de ‘’yokluğu’’ çekilenler, saymakla bitirilemeyecek kadar çok.
‘’Bolluk’’ yaşananlar ise ‘’yok’’ denilecek kadar az…
Onlardan birisi de üniversite…
Ha bire üniversite açılıyor.
Üniversite olmayan il sayısı çok az… İller şöyle dursun ilçelere bile yüksek okul açıldı.
İktidar bununla övünüyor.
Aslında övünülecek bir yan yok.
Tam aksine üzülecek, kara kara düşünülecek çok yan var.
Açılan binaların tabelasında ‘’üniversite’’ yazılı…
Tabelalar öyle de ya kendileri?
Gerçekten ‘’üniversite’’ denilebileceklerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az…
‘’Propaganda malzemesi’’ olmaktan başka bir yararları yok.
Yarattıkları zarar ise saymakla bitirilemeyecek kadar çok.
En önemlilerinden birisi de ‘’diplomalı işsizlik’’…
Bir zamanlar ‘’gözde’’ meslekler vardı.
Sahip olanların ‘’iş bulamama’’ gibi bir dertleri olmadığı gibi ‘’iş seçme’’ olanakları oluyordu.
O devirler çok gerilerde kaldı.
Bir zamanlar ‘’en gözde’’ olan mesleklere sahip olanlar bile işsizlik sorunu ile karşı karşıya…
İş bulma şansı yakalansa bile ‘’insanca yaşama’’ olanağına sahip olunamıyor.
O mesleklerden birisi de inşaat mühendisliği…
Bir zamanlar ‘’gözde’’ olan meslek bugün ne halde?
Sorunun yanıtını İMO Şube Başkanı Orkun Kılıç veriyor.
‘’Bizler, ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerden; mesleğimizi, öğrendiklerimizi, bilimi ve tekniği; parçası olduğumuz toplumun hizmetine sunmak, güvenilir mühendislik hizmetlerini her bir vatandaşımız için ulaşılabilir hale getirmek, bununla birlikte insan onuruna yakışır şartlarda çalışmak ve mesleğimizin hak ettiği itibarla yaşamak isteyen inşaat mühendisleriyiz.
Aynı zamanda bizler, her sarsıntıda yürekleri ağza getirmeyen sağlam yapılar üretmek, her yağmurda sele teslim olmayan güvenilir şehirler inşa etmek, ülkemizi can pazarına dönüşmeyen emniyetli yollar ile kuşatmak ve mesleğimizi ilgilendiren her alanda güvenli yaşam alanları yaratmak için sabırsızlanan meslektaşlarız.
Ancak okullarımızdan, ülkemizin geleceğini inşa edecek bir mesleğin mensubu olma bilinciyle ve onca hayalle mezun olmuş olmamıza rağmen, mevcut ekonomik kriz ve dizginlenemeyen kar hırsı nedeniyle işsizlikle sınanıyor; düşük ücretlere, uzun mesailere, insani olmayan ağır çalışma koşullarına, baskıya, tehdide, güvencesizliğe mahkûm ediliyor ve nihayet çoğu zaman mesleğimizle alakalı olmayan sektörlerde çalışmak zorunda kalarak hayatta kalma mücadelesi veriyoruz.’’
İMO Başkanı Orkun Kılıç’ın yanıtı böyle…
Kısacası inşaat mühendisleri bugün ‘’hayatta kalma mücadelesi verir’’ durumda…
Yazık ki ne yazık…
Sorunlar büyük…
‘’Çözülemez’’ değil…
Çözüm konusunda İMO’nun önerileri var.
‘’-Genç inşaat mühendislerinin karşı karşıya kaldığı en yakıcı problem olan işsizliğin son bulması için kamuda ve özel sektörde istihdam alanları yaratılmalıdır. Mevzuat düzeltilmeli, 1500 m2 üzerindeki her şantiyede şantiye şefliğinin tam zamanlı bir iş olarak yürütülmesi sağlanmalıdır. Bir şantiye şefinin, belirtilen sınırın üzerine çıkan çalışma alanlarında birden fazla şantiyenin kâğıt üzerinde şefi olarak görev almasına izin verilmemelidir.
-Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın işyerlerinde fiilen yaptıkları iş ile SGK kayıtlarında yer alan meslek kodları Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili kamu kuruluşları tarafından karşılaştırılmalı, meslektaşlarımızın yaptıkları işe uygun meslek kodu ve en az TMMOB tarafından belirlenen asgari mühendis maaşı ile çalışmaları sağlanmalıdır.
-Yapı denetim hizmetleri kamu görevi sayılmalı, bu hizmetleri yerine getiren meslektaşlarımız gerçekleştirdikleri kamu görevinden doğacak güvence ile koruma altına alınmalıdır.
-Kamu yatırımlarında genç mühendis istihdamı zorunlu hale getirilmeli, işin nitelik ve hacmine uygun sayıda genç inşaat mühendisi istihdamı ihale şartları içerisinde yer almalıdır. Söz konusu işler kapsamında genç meslektaşlarımızın mevzuata ve ihale şartlarına uygun şekilde fiili olarak çalışıp çalışmadığı ilgili İdare tarafından sürekli olarak denetlenmeli, istihdam şartının ihlali ağır yaptırımlara bağlanmalıdır.
-Kamuda taşeronlaşmaya derhal son verilmeli, taşeron olarak çalışan meslektaşlarımız kadroya geçirilmelidir. Kamu kurum ve kuruluşları, ihtiyaç duydukları mühendislik hizmetlerini taşeron ve müşavir firmalardan değil, halihazırda çoğunluğu boş olan mühendis kadrolarına yapılacak adil ve şeffaf inşaat mühendisi atamaları ile oluşturulacak öz kaynaklarından temin etmelidir
-Kamu kurumlarına yapılacak atamalarda, adı “torpil” ile özdeşleşen “mülakat” uygulamasından vazgeçilmeli, atamalar yalnızca KPSS puanı ile adil şekilde gerçekleştirilmelidir.
-Kamuda çalışan meslektaşlarımızın üzerindeki siyasi baskı ve sürgün tehdidi son bulmalı, güvencesiz kamu istihdamı modelleri ortadan kaldırılmalıdır. Kamu görevlisi meslektaşlarımızın zaman içinde aşınan ücret ve özlük haklarına yönelik iyileştirmeler yapılmalı, yetersiz kamu istihdamı nedeniyle artan iş yükü, yapılacak personel alımlarıyla makul seviyeye çekilmelidir.
-Ücretli kesimlerin omuzuna yıkılan vergi yükü hafifletilmeli, bütçe gelirleri büyük oranda kar, faiz ve servetin vergilendirilmesine dayanmalıdır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın ücretlerinde meydana gelen gelir vergisi dilimine bağlı mağduriyet giderilmelidir.’’
Öneriler bu kadarla sınırlı değil…
Dahası da var.
Ancak sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.
Öneriler ‘’yerine getirilmeyecek’’ türden değiller…
Öneriler yaşama geçirilebilir.
Peki, öyle olur mu?
Kendiliğinden olmaz…
Mücadele etmek gerek…
Eksik olan da bu zaten…
O eksiklik giderilmezse, diğer mesleklerde olduğu gibi inşaat mühendisliğinde de değişen bir şey olmaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Vedat Alp Arşivi