Çocuğunuz İlköğretim Okulu sonrasında, lise öğrenimine geçecek.
Haliyle, en iyi Anadolu lisesini kazanmasını ve o okulda okumasını istiyorsunuz.
Eğer çocuğunuzda altyapı varsa ve son üç yılda özel kursa gidip, özel hocalardan ders aldıysa bu ancak mümkün olabiliyor.
Yani...
Özel ders almayıp, özel kurslara gitmeyen çocukların, en iyi Anadolu liselerini kazanmaları neredeyse mümkün değil.
Gelelim Üniversiteye.
Çocuğunuz liseyi bitiriyor.
İstiyorsunuz ki en iyi Üniversiteye gitsin, okulu bitirdiğinde kolay iş ve meslek sahibi olsun.
Eğer çocuğunuz Üniversite hazırlık kurslarına gitmemişse ve eksik olduğu dersleri özel hocalardan almamışsa bu da mümkün değil.
Anlayacağınız...
İyi okulları kazanmanın yolu, özel dershanelerden ve özel hocalardan geçiyor.
BAŞARI ÖZEL OLMAYA ENDEKSLENMİŞ
Olaya bir de başka açıdan bakalım.
Eğitimde başarı sıralaması var.
Öğrencilerin ve Okulların gerek sınav gerekse ders başarılarının ortalamaları alınarak ortaya çıkıyor bu sıralama.
Tabloya bir bakıyorsunuz, en başarılı okullar, özel okullar.
Yine en başarılı öğrenciler, özel okullarda öğrenim gören öğrenciler.
Dolayısıyla...
Günümüzde başarı özel bir hale gelmiş.
Özel olmayanın başarması mümkün değil.
Özel olmanın bedeli ise, sahip olduğunuz paraya endeksli.
Tüm bunlardan sonra insanın kafası gerçekten karışıyor.
İnsan kendi kendine sorduğu "O halde bu Devlet okulları niye var?" sorusuna, bir türlü cevap da bulamıyor.
Düşünün bir kere...
Bir Devlet Okulunda öğretmensiniz.
Çocuklara her türlü bilgiyi öğretmekle görevlisiniz.
Çocuğun gireceği sınavda karşısına çıkacak her türlü soruya cevap vermesini sağlamak sizin işiniz.
Ama ne yapıyorsunuz?
Çocuğa "Oğlum özel dershaneye gitmez, özel hocadan ders almazsan sınavı kazanman mümkün değil" diyorsun.
Bunun adı;
-"Ben yeterli değilim" demek değil d nedir?
Anlayacağınız...
Bu çelişkili duruma bir türlü akıl sır erdiremiyoruz...
Eğer , bunu anlayan varsa, bize de izah etsin...