
Gürcan Banger
Bizim KOBİ'ler
KOBİ, küçük ve orta ölçekli işletmeler için kullanılan bir kısaltma. Dünyada 10-250 arasında işçi çalıştıran kuruluşlara bu isim veriliyor. Bu arada ülkemizdeki işletmelerin pek çoğunun, çalışan sayısı ve iş hacmi açısından KOBİ bile sayılamayacağını söylemem gerekir. Bizdeki işletmelerin önemli bir bölümünün ölçeğini mikro olarak nitelemek gerekir.
Her yıl akademisyenler ve medya tarafından KOBİ’ler üzerine çok sayıda araştırma ve yayın yapılır. Bunlarda işletme yapıları ve kurucu patronların öyküleri ilgi çekicidir. çoğu zaman özellikle medyada bu işletmelerin patronları veya üst düzey yöneticileri ile işletmenin başarı öykülerini kısaca tanıtılır. Pek çoğu için ciro, ihracat, brüt kâr değerleri ile çalışan sayısı da verilir.
KOBİ ölçeğinde olan işletmelerde çok sayıda lise, ortaokul ve ilkokul mezunu olduğu dikkat çeker. Büyük çoğunluğu erken yaşlarda eğitim sürecini sona erdirerek baba veya aile işinde çalışmaya başlamıştır. Bazıları eğitimi bırakmak zorunda kaldığı için üzüntü duyar ve bu durumu vurgulayarak dile getirir. Eğitimsizliğinin verdiği acıyı çocuklarının okumasını sağlayarak, yaşadığı şehre okul yaptırarak ya da eğitime destek vererek azaltmaya çalışanların sayısı hiç de az değildir.
Orta veya büyük ölçekli bir işletme olduktan sonra ikinci kuşa geçebilmiş olanlarda yüksek eğitimli patron veya yöneticiler vardır. Bu grupta lisanstan yüksek lisans ve doktoraya kadar eğitim düzeylileri görmek mümkündür. Okumuş patronlar arasında mühendislik, işletme veya iktisat öğrenimi görmüş olanlar ağırlıklıdır. Yaptığı işle ilgisi olmayan bir alanda lisans eğitimi almış olanlar da sıklıkla görülür.
Anadolu’da kurulmuş bu işletmelerin neredeyse tamamına yakını 20’nci yüzyılın son yarısında faaliyete geçmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında esnaflıkla başlayıp daha sonraki yıllarda sanayici olanların sayısı yüksektir. Dolayısıyla işletmelerin büyümüş halleriyle ciddi bir bölümü ‘birinci kuşak’ aile işletmeleri olarak görünür. Aynı sayıda olmamak üzere ikinci kuşağa erişmiş olanlar da vardır. Sonraki kuşaklarla nasıl devam edileceği konusunda bilgi verene sıkça rastlanmaz. Sadece birkaç patron, ‘aile anayasasını’ ima eder biçimde aile meclisi başkanlığından söz eder.
Yoktan var olmuş işletme patronlarına en çok sorulan soruların başında bu başarıyı nasıl elde ettikleri gelir. Birinci nesil ve ilk veya orta eğitimli patronların neredeyse tamamı, başarının çok çalışmaktan ve dürüstlükten geldiğini söyler. Pek çoğu babalarının sözlerini ilke olarak benimsemişlerdir. Babasının sözüne karşı çıkarak başarılı olduğunu söyleyenlere de sık olmasa da rastlanır. Bu bağlamda birinci nesil patronların yaşam amaçlarının ve yaşama biçimlerinin ağırlıklı olarak işe yönelik olduğu anlaşılır. Bir anlamda kendilerini işe adamışlar ve başarılarını buna bağlarlar. Anadolu’da başarılı olan birinci nesil işletmelerin ciddi bir bölümü özal dönemi teşviklerinden yararlanmıştır.
Okumuş olan ikinci nesilde ise başarı daha farklı faktörlere bağlanır. Muhtemelen bazı alanlarda danışmanlık ve kurumsal eğitim almış olan ikinci nesil eğitimli patronlar planlamadan, bütçelemeden, takım çalışmasından, iletişimden ve sosyal sorumluluktan söz ederler. Giderek artan oran da insan kaynaklarının önemini vurgulayanlar da görülür.
Anadolu’da henüz pek genç olan bir işletme yapısına sahibiz. Bazıları finansal olarak hızla büyümüş olan bu işletmelerin yönetim ve iş modeli alanlarında da kendilerini geliştirmeye ihtiyaçları var. KOBİ ölçekli iş dünyasının ciddi anlamda değişim ve dönüşüm ihtiyacı devam ediyor.
(Devamı var)