
Gürcan Banger
Bölgesel İş Şartlarımız ve Temel Sorunumuz
Son sözümü –yani sanayimizin ve iş dünyamızın temel sorunu hakkındaki tezimi daha baştan– söyleyeyim. Sürekli ekonomik problemler, krizler veya darboğazlar yaşayan bir ekonomide bir işletmenin, sektörün veya bölgenin ‘işi kolaylaştırmasının’ yolu iç ve dış satış arasında bir denge yaratmasıdır. Böylece içerideki daralmayı dış satış veya ihracattaki sorunları iç satış ile aşabilir. Bu ve benzeri nedenlerle bir işletmenin ihracat yapmasına iltifat edilir. Ama bir işletmenin dışsatım yapabilmesi için kendine özgü, kendinin tasarlayıp üretti(rdi)ği ürünleri olması gerekir. Eğer ürün yoksa ihracat da, dış pazarlardan kazanılan katma değer de olmaz. Bu nedenle bir işletmenin, sektörün veya bölgenin yükselen katma değer elde edebilmesi için öncelikle tasarım, ürün geliştirme ve uygun maliyetli üretim şartlarına sahip olması gerekir. Buna paralel olarak kalite, inovasyon kabiliyeti, deklare edilmemiş müşteri ihtiyaçlarını kavrama, pazara cevap vermede çeviklik, ileri teknoloji kullanımı, birlikte çalışma, işbirliği ve rekabetçilik gibi bazı başka nitelikleri de dikkate almamız gerekir.
Yeni Pazar Koşulları
İş dünyasında pek çok kişi, eski yıllardaki iş canlılığının kalmadığından, her yeni yılın yeni daralmalar getirdiğinden söz ediyor. Bu olumsuz değerlendirmelerde, son yıllardaki ekonomik programların etkilerinin olduğuna hiç kuşku yok. Artan vergi yükü, sıkı para politikaları, firmaların yeni ekonomi koşullarına uyum sağlamada zorlanmaları gibi unsurların katkıları da var.
Günümüzün pazar koşullarına baktığımızda, şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz: Herhangi bir ürün veya hizmeti gözünüzün önüne getirin. Hangisini seçerseniz seçin; adeta her ürün veya hizmetin çok sayıda satıcısı, az sayıda alıcısı var. Bir anlamda pazarın tamamı bir ‘oligopson illüzyonu’ gibi... çok sayıdaki satıcı, yalnız ülke içinde değil. Küreselleşme ile birlikte sınır ve gümrüklerin kısıtlayıcı etkileri ortadan kalkınca, başka ülkelerin mal ve ürünleri de daha kolaylıkla pazarda yer almaya başladı. Dolayısıyla aynı ihtiyacı tatmin eden çok sayıda ürün piyasada alıcı beklemeye yöneldi. Piyasadaki aynı özelliklere sahip ürün tür ve sayısının artışı, müşteri sayısı artışının önüne geçti. Bir anlamda üretim sorun olmaktan çıkarken, tüketim ön plana çıktı. İşte; bugünü dünden farklı yapan unsurlardan birisi budur.
üretim ve Teknoloji
19’uncu yüzyıl ile 20’nci yüzyılın ilk yarısında ekonomilerin ana sorunlarının başında üretim geliyordu. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için daha yüksek miktarlı üretim ihtiyacından söz ediliyordu. Teknolojideki görkemli gelişmelerle birlikte Dünya’da hâlâ aç ve yoksul insanlar olmasına rağmen üretim sorunu teknolojik - teknik anlamda büyük ölçüde aşıldı. Bugün teknik olarak üretmenin önündeki engellerin pek çoğu aşılmıştır. Aşılamayanlar açısından ise, yeni üretim teknolojileri ile aşılabileceğine dair genel bir güven ve olumluluk yönelimi oluşmuştur.
Günümüzde ekonomilerin ana sorunu, ürettiğini satmaktır. Bir başka deyişle; maddi üretimi hızla tüketebilecek müşteri bulabilmektir. Bu nedenle ekonomi düşünürleri büyümenin önündeki en büyük engelin tüketim olduğunu ifade etmektedirler.
Tüketim öne çıkıyor
Günümüzde kentlerin gösterdiği dönüşüme dikkat ederseniz; söz konusu değişimin, üretim lehine olmayıp tüketim yönlü olduğunu gözleyeceksiniz. üretim merkezleri hızla kent dışına doğru atılırken, kentin içinde yeni tüketim tapınakları oluşmaktadır. Sunduğu tüketim çeşitliliği ile kendi türünde bir ritüel oluşturan bu tapınaklar, daha çok tüketerek ekonomik büyüme sorununu çözmek için can simidi gibi kucaklanan çözümlerinden birisidir. Daha çok tüketmek için dev alışveriş merkezlerinin ardından hangi çözümlerin gelebileceğini heyecanla bekleyen çok sayıda meraklı olmalı.
Tüketerek büyümenin ilk bakışta görülmeyen bir yüzü var. Eğer ülkedeki tüketimin önemli bir bölümü, ülkede üretilen mal ve hizmetler cinsinden yapılıyorsa; bu, avantajlı bir durumdur. çünkü ülke kaynaklarının içerde kalıp dışarıya akmadığını söyleyebiliriz. Eğer ülkede yapılan üretimin ciddi bir bölümü, yabancı ülkelere satılıyorsa; bu da, bir diğer avantajlı durumdur. Ama dışarıdan çok alıp, dışarıya az satabiliyorsanız; bu, ülke kaynaklarınızın hızla dışa aktığı anlamına gelir.
özetle; temel sorunu aşmanın bazı anahtar sözcükleri şunlar: Pazarda henüz tüketici tarafından deklare edilmemiş ihtiyaçların tespiti, inovasyon, tasarım, ürün geliştirme, tamamlayıcı hizmet geliştirme, ileri teknolojiler…