Son günlerde DSP-CHP yakınlaşması gündeme oturdu.
Siyasetin içerisindeki herkes bu yakınlaşmanın nereye varacağını merak ediyor.
Herkes kendince yorum yapıyor.
'Bu iş olur' diyenler var.
'Bu nikah zaten çoktan kıyıldı' diyen var.
'Bu iş olmaz, seçimlere her ikisi de ayrı girer' diyenlerde var.

CHP İl Başkanı İsmet Süder'in kamuoyuna yansıyan açıklamaları ortada.
Süder açıkça, 'Böyle bir birliktelik için Büyükerşen'e gittim' diyor.
Hatta, 'yanına milletvekili Murat Sönmez'i de aldım' diye ekliyor.
Arkasından da;
'Beklediğimiz ilgiyi göremedik' diyor.
Ardından da böyle bir yakınlaşmadan her iki tarafa da görev düştüğünü açıkça söylüyor.
Süder'in bu önemli tespiti;
"Her iki taraf da 'ne olursa olsun' havasına asla girmemeli" cümlesi...
Çünkü;
Her iki tarafın da kendisini birbirinden 'üstün görme' havası, bu yakınlaşmayı bozabilir.
Belki de ileride tamir edilemeyecek olaylar yaratabilir.
İşte bu yüzden;
Süder'in bu tespitine katılmamak elde değil.
O nedenle ki;
Süder'in attığı adım karşılıksız kalmamalı.
Bu nedenle de Yılmaz Büyükerşen ile partisine büyük bir görev daha doğrusu büyük bir sorumluluk düşüyor.
Bakalım Büyükerşen ile DSP'de CHP'nin attığı bu adıma nasıl karşılık verecek?
Bunu bilmiyoruz ama Büyükerşen'de kendisine düşeni mutlaka yapmalı,
'Bu işin adı konulmalı' diye düşünüyoruz.