Uzun süredir bekleniyordu Yılmaz Büyükerşen'in CHP'ye geçip geçmeyeceği kararı.
Ve Büyükerşen, kararını verip, DSP'den aday olacağını söyledi...
Tıpkı önceki iki dönemde olduğu gibi.
Bu karar kimine göre, Büyükerşen'in seçimi kazanamayacağı anlamına geliyor.
Çünkü böyle düşünenlere göre, Büyükerşen'in seçilmesi CHP'den aday olmasıyla ancak gerçekleşebilecekti.
Kimileri ise, CHP'ye geçmesini hiç mi hiç istemiyordu Büyükerşen'in...
Mahalli seçimlerin, kişinin ön planda tutulduğu bir seçim olduğunu söyleyenler;
-"Büyükerşen'e Sağ seçmenden gelen oylar var. Bu oylar CHP adayı olması halinde gelmeyecek ve seçim kaybedilecek" diye düşünüyordu.
Sonuçta Büyükerşen kararını verdi.
Büyükerşen'in DSP'den aday olma kararı elbette çok tartışılacak.
-"Seçilme şansını riske attı" denilecek.
Hatta...
-"kolay yol varken, zor yolu tercih etti" diye konuşulacak.
Çok şey söylenecek ama...
Hiç kimse çıkıp;
-"Sen bundan önce CHP'ye geçme konusunda 'Parti değiştirme olayını etik bulmuyorum' diye beyanatlar vermiştin. Bunun üzerine CHP'ye geçip parti değiştirdin. O zaman söylediklerin yalan mıydı?" diyemeyecek...
Belki çoğu kişi...
-"Büyükerşen CHP'ye geçmemekle seçimi kaybeder" diye düşünecek ama...
-"Yeniden seçilmek için iki dönem kendisinin belediye Başkanı seçilmesinde rol oynayan DSP'yi sattı" da diyemeyecek.
Seçim bu ya. Kazanmak kadar kaybetmek de var.
Büyükerşen belki seçimi kaybedecek ama...
Hiç kimse çıkıp;
-"Koltuk uğruna tükürdüğünü yaladı" yakıştırması yapmayacak.
En önemlisi...
Siyasette Vefa yoktur" sözünün doğru olduğunu artık kimse söyleyemeyecek...