
Gürcan Banger
Buzluktaki Su Şişesi
Bir sistem, bazı bileşenlerin bir araya gelmesi ile oluşur. örneğin okul bir sistem ise onu oluşturan unsurlar arasında öğrencileri, öğretmenleri, yöneticileri, müfredatı, okulun fiziksel yapısı gibi şeyleri sayabiliriz. Ama tüm bunları bir araya getirdiğinizde kendiliğinden bir okul sistemi ortaya çıkmaz. Sistemi oluşturan unsurlar arasındaki ilişkileri tanımlamanız gerekir. özetlersek; bir sistem (diğer ayrıntılara girmeksizin) öncelikle ve kaçınılmaz biçimde bileşenler ve ilişkilerden oluşur.
Kimi durumlarda sistemin olağan işleyişi bozulur. Dış etkenler nedeniyle bir kriz oluşur. örneğin bir şişe dolusu su normal oda sıcaklığında dengededir. Ama şişeyi buzluğa koyduğunuzda su donacak, bu nedenle hacmi büyüyecek ve şişenin kırılmasına (patlamasına) neden olacaktır. Şişenin kırılmasına neden olan kriz, katı olan buzun hacminin sıvı olan suyun hacminden büyük olması, böylece şişeye sığamayarak onu patlatmasıdır.
Sosyal ve ekonomik sistemler de yukarıda özetlediğim su örneği gibi davranırlar. Bazı dış etkiler sistemin işleyişinin değişimine neden olur. örneğin ulusal ya da bölgesel bir ekonomi dış şartlardaki değişmelerin etkisiyle krize girebilir. çoğu zaman krizin nedeni sistemi oluşturan unsurlar arasındaki ilişkilerin bozulması ya da ilişkilerin sistem dengesini etkileyecek biçimde farklılaşmasıdır. Bir işletmede yaşanan grev ya da lokavt örneğini düşünebilirsiniz. Her iki durumda da ekonomik işletmenin olağan işleyişi sekteye uğrayacaktır.
Ekonomik bir işletmenin misyonunun altında yatan temel güdü gelir ve kâr elde etmektir. Mevcut ekonomik şartlarda kâr etmesi gerektiğini gözden kaçıran bir işletme kaybetmeye, küçülmeye ve zaman içerisinde yok olmaya mahkûmdur. Hiç kuşkusuz işletme, müşterinin ihtiyaçlarını kaliteli olarak tatmin eden mal ve hizmetler sunacaktır. Ama buradaki ana güdü gelir ve kâr elde etmektir.
İşletme kazanmaktan vazgeçemez. Kazanmak için de kendisine benzeyen diğer işletmelerle rekabet etmek zorundadır. Sadeleştirilerek bakıldığında; iş dünyası sıfır toplamlı bir oyundur. örneğin pazarda iki işletme varsa birinin kazancını artırması diğerinin kaybetmesi anlamına gelir. Dolayısıyla her işletme kendi ‘çıkarını’ düşünmek ve buna göre davranmak durumundadır. Dolayısıyla sıfır toplamlı oyun her işletmenin kendi çıkarları lehine ‘bencil’ olmasını gerektiren bir olgudur.
Yukarıda buzluğa yerleştirilmiş şişedeki suyun buzlaşması nedeniyle şişenin kırıldığından söz etmiştim. Suyun buzlaşmasını sağlayan düşük sıcaklık düzeyi, bir dış etki olarak şişe-su sistemi için bir durum farklılaşmasına neden olmakta. Günümüzde iş dünyasını ulusal, bölgesel ve yerel sınırların ötesine taşıyan küreselleşme olgusu işletme sistemi için benzer bir etki yaratıyor. Buzun şişenin sınırlarını zorladığı gibi; küreselleşme de işletmeleri sadece kendilerini odaklandıkları bencil kâr güdüsünün ötesinde yeni bir davranış modeline itekliyor. Bu da karşılıklı bağımlılığın arttığı şartlarda işbirliği yapma zorunluluğudur.
Küreselleşmiş iş dünyasında her aktör diğerlerine daha etkin biçimde ilişkilidir. Artık ‘iş’ tek bir işletmenin kendi başına kotarabileceğinden çok daha kapsamlı bir faaliyettir. İşletme, ekonomik olabilmek adına ar-ge, ür-ge, tasarım, üretim, lojistik, pazarlama, satış, satın alma ve benzerleri gibi fonksiyonlarının bazılarını yerine getirebilmek için başka kurum, kuruluş veya işletmelerle işbirliği yapmak zorundadır. Kâr güdüsü işletmenin doğal amacı olmakla birlikte işbirliği ihtiyacının artması ortaya yeni bir durum çıkarıyor. Bağlılık, bağlantılılık ve işbirliği şartlarında küresel dünyanın gerektirdiği yeni iş yaklaşımlarını geliştirmek zorundayız.