
Gürcan Banger
Covid-19'un Endüstri 4.0 Sürecine Etkileri 2
Kısaca KOBİ olarak isimlendirilen küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışan kişi sayısı 1-250 arasında değişir. Tüketim ürünleri ile hizmet pazarlayan perakende firmalarda da sanayi işletmeleri ile kıyas edilebilir sayıda kişi çalışır. Sınai veya ticari nitelikli de olsa; KOBİ türündeki işletmelerin özelliklerinden biri, çalışan-çalışan veya çalışan-müşteri etkileşiminin genellikle yüz yüze olmasıdır. Covid-19 benzeri bulaşma riski olan hastalıklar bu tür ortamlarda çalışmayı riskli hale getirir. Küresel salgın süreci, akıllı üretim araç ve hizmetlerinin bu tür riskleri azaltıcı etkileri olacağı yönünde bir algı yaratıyor.
Salgının sonuçlarından biri olarak özellikle sınai işletmelerde teknoloji kullanımı yanında, vardiyalarda çalışan sayısının azaltılması gündeme gelecek ihtimaller arasında yer alır. Gene işçi sağlığı açısından kişiler arası etkileşim ve birlikte çalışma mesafesi de Covid-19’un dayattığı uzaklığa uygun hale gelebilir. Tüm bunlar, işyerlerinde yeni yerleşim planları ve ergonomi anlayışı şeklinde yorumlanabilir.
Konuya büyük sanayi işletmeleri açısından bakıldığında; salgın öncesinde işletmelerin Endüstri 4.0 teknolojilerine dönme konusunda etkililik, verimlilik, kalite, çeviklik vb. nedenleri vardı. Günümüzde ise küresel salgın, söz konusu dijital dönüşümü yapmak ve akıllı işletmeye (akıllı fabrikaya) dönmek için kapsamlı bir motivasyon oluşturuyor. Küresel düzeyde yapılan araştırmalar, Covid-19’dan en az olumsuz etkilenen kuruluşların mevcut durumda en iyi otomasyon uygulamalarına ve dijital iş akışına sahip olan işletmeler olduğunu gösteriyor.
Covid-19’un iş-işletme süreçlerine yaptığı etkilere ofis türündeki mekânlar açısından da bakmak gerekir. Tasarım, muhasebe, planlama, finans, satış ve pazarlama gibi birimlerde çalışan ekiplerin durumu, kalabalık vardiyalardan pek farklı değildir. Farklı olmakla birlikte her iki ortamda da çalışanlar, belli bir ürün veya hizmeti gerçekleştirmek için etkileşimli olarak birlikte çalışmak durumdalar.
Geçmiş deneyime göz atılırsa, dijital dönüşüm açısından ofis mekânları, imalat ortamlarına göre daha önce yol almıştır. Buna karşılık geniş bir mekânda düşük yükseklikli pratik duvarlarla ayrılmış çalışma hücreleri olan ofis yaşamı zaman içinde popüler oldu. Salgın nedeniyle anlaşıldı ki; işletmenin veya birimin tüm fonksiyonlarını bir araya toplama mantığı ile yapılan bu uygulama türü, Covid-19 türü riskin yayılımı açısından da potansiyel yaratmaktadır.
Toplu çalışılan ofis düzenin değişeceğine dair ilk ipuçlarını edinmeye başladık. Birlikte çalışmanın düşük maliyetleri ile bugün yaşadığımız riskin karşılaştırılması, işletmenin ve birimin farklı fonksiyonlarının mekânsal olarak ayrışmasını getirebilir. Farklı mekânlar olarak ayrışan fonksiyonlar, birlikteliği sağlamak amacıyla çok daha yoğun biçimde uzaktan çalışma araç ve hizmetlerini kullanacaklar. Endüstri 4.0 açısından bunun adı bulut bilişim, yatay entegrasyon ve artırılmış gerçeklik olarak söylenebilir.
Geniş ve birlikte çalışılan ofis ortamlarının yerini dağıtık düzen aldığında, farklı sorular gündeme gelecek. Bunlardan birincisini geleneksel ofis ortamındaki kolaylığı karşılık olarak dağıtık mekânlarda performans denetiminin nasıl olacağı şeklinde söyleyebiliriz. İkincisi; daha küçük ekiplerin (takımların) çalıştığı ofis ortamlarının nasıl düzenleneceği ve buralarda oluşacak değişik maliyet kalemlerinin yönetimi olabilir. Endüstri 4.0 teknolojilerinin ve dijitalleşme bu türden sorular karşısında önereceği çözümler olmasını bekleyebiliriz.
(Devam edecek)