Milli Eğitim müdürü İbrahim ceylan her ne kadar "Başarı belli bir standarda bağlandı" dese de, Eskişehir'in SBS ve ÖSS de almış olduğu sonuçlarda bir düşüş görünüyor.
Bu yüzden de, Eskişehir milli Eğitimi eleştiriliyor.
Yine Milli Eğitim müdürü Ceylan;
-"Başarı varsa öğretmenlerin, başarısızlık varsa benim" diyerek olayı ajite etmek istese de, önemli olanın başarısızlığın suçlusunu bulmak değil, başarının yolunu aramak olduğu kimse tarafından düşünülmüyor...
Yazımızın başında da söyledik...
Eskişehir'de sınav sonuçları göz önüne alındığında bir düşüş var...
Bu düşüşün sorumlusu bize göre yok.
Niye yok?
Çünkü böylesine bir eğitim sisteminde suçlu ramak, beyhude bir çaba olmalı.
Şöyle bir düşünün...
Çocuklar okula gidiyor. Gittikleri okulda, hazırlanan müfredat gereği kendilerine hemen her türlü bilgi veriliyor.
Ama gelin görün ki, hazırlanan müfredat gereği verilen bilgiler, çocuğun girdiği sınavda başarılı olmasını sağlamıyor.
Sonra ne oluyor...
Çocuklar kursa gitmek zorunda kalıyor.
Üstelik...
Sınavı kazanmaları için çocukların kursa gitmeleri gerektiği bizzat okudukları okulda söyleniyor.
Kursa gidenler, gitmeyenlere göre daha avantaj sahibi oluyor.
Demek ki, sınavda başarının yolu, gidilecek olan kurslardan ya da özel olarak alınan derslerden geçiyor.
Okul sadece yerine getirilmesi gereken bir prosedürden ibaret.
Şimdi böyle bir eğitim sistemi varken, Okulların başarılı ya da başarısız olduğuna nasıl karar verip, yargılama yapabilirsiniz ki?
Demek oluyor ki...
Ortada bir başarı varsa, o başarı öğrencilerin gittiği kurslarda ve aldığı özel hocalarda...
Başarısızlık varsa, yine aynı şekilde...
Anlayacağınız...
Başarısızlık durumunda eleştirdiğimiz Milli Eğitim ve öğretmenler, biraz da kursların yetersizliğinin günah keçisi oluyorlar...
Başarı durumunda ise...
Yine kursların mirasına konmuş oluyorlar.
Ne yapalım...
Sistem bunu böyle istiyor...