
Gürcan Banger
Endüstri 4.0 Çağında Eğitim - 2
Uzayan insan yaşamının sonuçlarından biri, öğrenmenin de yaşam boyu haline gelmesi şeklinde gerçekleşecek. Yeni bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yarattığı ortamda öğrenmenin yapısı, içeriği ve uygulama biçimleri de değişecek. Yeni eğitim pek çok yeni veya kavramsal olarak evrimleşmiş becerinin edinilmesini zorunlu kılarken, içeriğin ilk sıralarında inovasyonun olacağı anlaşılıyor.
Geleceğin eğitiminin özellikleri arasında ilk sırada “öğrenmenin kişiselleşmesi” sayılabilir. Basit olarak belirtirsek; bir sınıfa toplanmış bir topluluğa aynı içeriğin aynı şekilde aktarılması şeklindeki eğitim tarzının yeni çağa uygun olmadığını söyleyebiliriz. Her birey, kendi özellik ve hedeflerine uygun olarak oluşturulmasına kendisinin de fiilen katıldığı eğitim süreçleri yaşayacak.
Yeni eğitimin bir diğer özelliği, uçtan uca (öğretici ile öğrenici arasında, büyük oranda sanal ortamda yüz yüze) şeklinde olacak. Eğitim içeriğine küresel bağlantılılık sayesinde herhangi bir yerden erişilebilecek. “Öğrenmenin mekânsızlaşması” yanında eğitim platformları ve içeriklerine erişim (gün, saat vb. gibi) zamanla da sınırlı ve kısıtlı olmayacak. Buna “öğrenmenin süreklileşmesi” diyebiliriz.
Geleneksel eğitim sistemleri her öğrenci için aynı modeli uygular. Endüstri 4.0 Çağı eğitim yaklaşımı, aynı hedefe ulaştığı sürece farklı yolları denemenin sakıncası olmadığını kabul eder. Endüstri 4.0’a kadar neredeyse aynı öğretim tarzları ile tüm öğrencilere aynı müfredat (içerik) sunuldu. 20’nci yüzyıl eğitim tarzları ise daha verimli yöntemler kullanılmasına rağmen gerekli esneklik sağlayamadı. Endüstri 4.0 Çağı’nda her öğrenci için esnek küresel eğitim modeli önerilir. Öğretmenler, öğrencilerinin sonuçlarını takip etmek ve ölçmek için çevrimiçi verileri kullanabilir; onların belirli güçlü ve zayıf yanlarına göre kişiselleştirilmiş rehberlik sağlayabilir.
Başarılı oryantasyon ile her çocuk yatkın olduğu alanlarda daha başarılı olacak ve kendi esnek eğitim planıyla zayıf yönlerini geliştirecektir. Matematikte başarılı bir öğrenci, kişiselleştirilmiş ve esnek bir öğrenme planı ile daha zayıf bir sözel alanda gelişimini tamamlayabilir. Bu tür bir yaklaşıma “eğitimin esnekleşmesi” diyebiliriz.
Endüstri 4.0 Çağı’nda proje tabanlı öğrenme yoluyla her yaştan öğreniciler, eğitim yaşamları boyunca şu tür becerileri edinebilir ve büyük önem taşıyan bu alanlarda kendilerini geliştirebilirler: Problem çözme, çözüm odaklı olmak, işbirliği ve takım çalışması, zaman yönetimi…
Gelecekte matematik gibi disiplinler yaşamımızdaki önemini koruyacak ama bu işlemleri insanlar yerine bilgisayarlar ve robotlar yapacak. İnsanların görevleri ise yayınlanan verilere dayanarak içgörüler elde etmek olacak. İnsanların verileri düzenleme, yönetme, geliştirme, toplama, işleme ve yorumlama gibi yetkinlikleri öğrenmesi gerekir. Endüstri 4.0 Çağı’nda eğitimin önemli gereklerinden biri olarak öğrenciler, verilerdeki eğilimleri tanıyabilmeli ve verilere dayalı öneriler geliştirebilmelidir.
Endüstri 4.0 Çağı’ndaki öğrenme süreçlerini ifade etmek üzere kullanılan Eğitim 4.0 terimi, eğitimin (öğrenmenin) gelecek tasarımı ve vizyonunu ifade eder. Endüstri 4.0 olarak tanımlanan gelişmelerin yaratacağı yeni dünyanın çok yönlü kültürel (beceri, bilgi ve deneyim) ihtiyaçlarını karşılaması öngörülüyor. Bu yeni ekosistemde insanlar ve akıllı-bağlantılı makineler (robotlar, cihazlar, ürünler vb.) uyum içinde ve riskin minimize edildiği durumda var olacaklar. Bu yeni şartlara ilişkin kültürün öğrenilmesi kaçınılmazdır.
Eğitim 4.0; dijital teknolojilerden, kişiselleşen verilerden, açık kaynaklı içerikten ve bağlantılılıktan en yüksek düzeyde yararlanmayı hedefler. Teknolojik evrimleşmenin, esas olarak bir araç olduğunu kabul ederek yeni dünyanın mottosunun “Dijital düşün!” olduğunu öne sürer. Eğitim 4.0’ın vizyonu, canlı ve cansız yaşamın sürdürülebilirliği anlayışı altında toplumun ve bireyin daha iyi yaşam şartlarına ve imkânlarına sahip olmasını öngörür.
Basit olarak Eğitim 4.0; öğrenmeyle ilgili sektörlerde hem kurum ve kuruluşlar hem de toplum ve bireyler açısından bir “iş modeli” değişimi anlamına gelir. Bu olguyu, moda deyimle “oyunun değişimi” olarak da söyleyebiliriz: Yeni oyun, yeni kurallar, yeni araçlar, yeni bakış açıları, yeni yaklaşımlar…