Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Eskidendi çok eskiden....

Değerini yitirdiğimiz şeyler var. Artık önemsemediğimiz, bir zamanlar bizim için ne kadar önemli olduğunu yıllar içinde unuttuğumuz, sabırsızlıkla beklediğimiz, geldiğinde sevindiğimiz yerini teknolojiye kaptıran şeyler var. Mesela mektuplaşmak gibi...

Özellikle de 90'lar ve öncesinde sevdiklerimize ulaşmanın en etkili yolu olan mektuplar hayatımızda büyük yer kaplıyordu. Bolca sevgi ve özlem içeriyordu mektuplar. Her satırında aşk vardı, sevgi vardı, masumiyet vardı, hasret vardı. Uzakları yakın ediyordu adeta o gönülden kopup gelen satırlar, insan sevdikleriyle mektuplar sayesinde haberleşiyor, belki de mektuplarda yazılan o içten cümleler sayesinde birbirlerine adeta sarılıyor gibi hissediyorlardı. Sevgi sözcükleri dudaklarda tebessüm olup biraz olsun gülümsememizi sağlıyordu. Bugün yerini anlık mesajlara bırakan mektuplaşmanın büyüsü, bir mektup beklemenin heyecanı, günümüzde birçok kişi için tamamen kayboldu ne yazıkki. Hele gençler ve bugün daha çocuk olanlar mektuplaşmak ne demek, mektup nasıl yazılır bilmezler bile haklı olarak. Şimdilerde hız tutkusu var hepimizde. Bırak günlerce gözümüz yollarda postacı beklemeyi, whatsapta attığımız mesaj mavi tik olmayınca bile çileden çıkıp, merak ediyoruz karşımızdakini. O kadar tükendi sabrımız. Teknolojinin hızına alıştık senelerdir, artık hiç bir şey için beklemeye tahammül edemiyoruz.

Güzeldi eskiden herşey, geçmişi özlememiz ondan. İçtenlik vardı insanlarda, bir samimiyet vardı. Aşklar temizdi, sevgiler ömürlüktü, dostluklar bakiydi.Yalanla kirletilmemişti dünya. 90'lı yıllarda radyo dinlemek, hatta sevdiğimiz şarkıyı canlı yayına bağlanıp istemek büyük bir heyecandı. Arkadaşımıza yada sevgilimize armağan ederdik şarkıları, bir de selam gönderirdik. Radyo DJ'lerinin sohbetleri, istek parçalar, küçük yarışmalar birçok kişi için günün en keyifli ve eğlenceli anlarıydı. Artık çevrimiçi müziklerle ve podcastlerle birlikte bu kültür de büyük oranda kayboldu. Herkes de bir kulaklık ve herkes dijital platformlardan müzik keyfi bölünmesin diye reklamsız üyelikler alıyor.

Unutulmaya yüz tutmuş bir diğer şeyde el yazısıyla alınan notlar ve defterler... Hatırlıyorum da 2000'lerde not defterleri ve ajandalar çok kıymetliydli. Herkesin kendine has bir el yazısı vardı. Dijitalleşmeyle birlikte not almak da elektronik hale geldi ve kağıda dokunmanın verdiği sıcaklık azaldı. Artık neredeyse hiç elle yazı yazmıyor, defter, kalem kullanmıyoruz. Sadece dokunmatik ekranlarımıza bakıp, basıp basıp duruyoruz. El yazısı ile not almak, günlük tutmak özel şeylerdi. Hani boşuna dememişler söz uçar, yazı kalır diye.

Eskiden fotoğraf çektirmenin de bir değeri, bir anlamı vardı. Her fotoğraf özenle çekilirdi; analog makinaların ve içinde sadece 36 poz bulunan bir film şeridinin değerini bilirdik. Ziyan etmemek için bir pozu sadece bir kare çekerdik, gözümüz kapalı çıkardı bazen şansımıza, filmleri bastırıp elimize almayı da günlerce yada haftalarca sabırsızlıkla beklerdik.

Albümlere koyardık özenle fotoğraflarımızı ve bakmalara doyamazdık günlerce. Günümüzde dijital fotoğraf makineleri ve akıllı telefonlarla birlikte fotoğraflar artık birer tüketim nesnesi haline geldi ve eski anlamını yitirdi bence. Bilgisayarlarımız, telefonlarımız ve harddisklerimiz basılmamış binlerce fotoğrafla dolu. Hangi birine bakıyoruz? Hiçbirine... Sadece saklıyoruz.

Bakalım önümüzdeki senelerde değerini yitiren başka neler eklenecek bu listeye? Tükenmeye yüz tutmuş daha başka nelerle karşılaşacağız kim bilir? Hayat hızla akıp gidiyor. Keşke hayatı bir kaplumbağa hızında çok daha yavaş yaşama şansımız olsaydı. Herşeyin tadını doya doya çıkara çıkara, keyif alarak, sindirerek. O zaman belki de geçmişi bu kadar özlemez ve geçmişe böylesine takılı kalmazdık. Ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi

Umut

06 Ocak 2025 Pazartesi 00:04