Şehirler de yaşayan canlılar gibidir.
Hatta diğer canlılardan farklı olarak 7/24 hiç uyumazlar.
Hep yaşarlar, hep ayaktadırlar.
Bu nedenle şehirleri yönetenler, kendi şehirlerinin daha iyi yaşaması için projeler geliştirirler.
Bunlar içerisinde kentlerin tanıtım projeleri de vardır.
ünlü şehirlerin belki de bu denli cazip olması, bu kadar hareketli, bu kadar yaşıyor oluşu tanıtımlarına harcadıkları paralar yüzündendir…
+++
Eskişehir ise, Yılmaz Büyükerşen ile birlikte nefes almaya başladı.
çamura saplanan Porsuk, sahil, geçit vermez yollar, dökülmeye yüz tutmuş yapılar tek tek dönüştü.
Kir tutmuş hava ve yollar raylı sistemler ile temizliğe büründü.
Alt yapıdan, üst yapıya kadar her tarafa modern dokunuşlar geldi.
Sanat ve kültürle şehrin kalbi daha hızlı çarpmaya başladı.
Ve ardı ardına açılan müzelerden, galerilere ve heykellere kadar Eskişehir bir anda Avrupalı bir vücuda büründü.
+++
Böyle olunca “turizm şehri” kendiliğinden ortaya çıktı.
Tur şirketleri en çok Eskişehir için kayıt almaya başladı.
Avrupa’nın ünlü ve gözde turizm şehirlerinin benzeri, şaşırtıcı bir biçimde Türkiye’de ortaya çıkmıştı çünkü.
Paris’e, Roma’ya, Madrid’e gitmek isteyenler, Londra’yı gezmek isteyenler geziye önce Eskişehir’den başlar oldu.
Yurt dışına çıkamayanlar ise, “Eskişehir’i gezsek yeter!” demeye başladı.
Hatta yerli turistten sonra, artık yabancı turistler bile gelmeye başladı.
Otellerde yer kalmadı.
Şehirde yeni oteller, konaklama alanları, yeni sektörler ortaya çıktı.
Kentin sosyal hayatı da, dokusu da bu kez çok farklı noktalara doğru gitmeye başladı.
Bunun neticelerini ilerleyen yıllarda daha iyi göreceğiz muhakkak…
++++
Elbette bu şehri Yılmaz Büyükerşen ortaya çıkardı.
Büyükerşen’in bu başarısı Avrupa’da da dikkat çekince;
Bir bir Eskişehir’i gelip görmeye başladılar.
Kısa sürede böylesine bir şehir ortaya çıkarma başarısını yerinde incelemek istediler.
Bunlardan birisi de kardeş şehir ilişkisi yaşadığımız Frankfurt oldu.
+++
Karşılıklı dostluk adımları çerçevesinde Eskişehir’e geldi Frankfurt Belediyesi yöneticileri.
Burada gördükleri manzara karşısında epeyce şaşırmış olacaklar ki;
Eskişehir heyetinin iade-i ziyareti için müthiş bir hazırlık yapmışlar.
Bu sürprizlerden birisi de şehirdeki raylı sistem araçlarının Eskişehir görselleriyle donatılması olmuş.
Eskişehir’i o kadar beğenmişler ki, metro araçlarına bu görselleri koymakta hiçbir sakınca görmemişler!
+++
Avrupa’nın göbeğinde, Frankfurt gibi ünlü bir kentinde Eskişehir’in görselleri kentin dört köşesinde dolaştı günlerce.
Elbette Almanya’da yaşayan Eskişehirliler ve soydaşlarımız için çok büyük bir gurur olmuştur.
Ancak;
Meselenin bir de prestij ve başta söylediğimiz tanıtım kısmı var.
“Dünya’da adı sıkça duyulmaya başlanan Eskişehir’in, böylesine bir reklamı yapabilmesi için acaba ne kadar para harcaması gerekir?” sorusunu sormadan geçemeyiz…
Muhakkak milyonlarca dolar gerekli böylesine bir tanıtım için.
Ancak Eskişehir, yaşadığı gelişim, kurduğu ilişkiler sayesinde bunu Avrupa’da bile bedavaya yapabiliyor.
Her geçen yıl artan huzuru ile dünya listelerinde ilk 10’a girerek yine bedava yapabiliyor.
Gelişmişlik endekslerinde kendisine yer bulup, en ünlü dünya kentlerini geride bırakıp yine aynı reklamı bedavaya getiriyor.
Kısacası;
Eskişehir, Yılmaz Büyükerşen projeleri ile geliştikçe, kendi reklamını da yapmaya başladı.
Şehir modern hale geldikçe, değil Avrupa, dünya ülkeleri Eskişehir’e gözünü çevirir hale geldi.
Ve bu başarıyı ortaya çıkaran Yılmaz Büyükerşen;
Artık sadece ülkenin değil, Avrupa’nın tanınmış pek çok kentinde de marka haline gelmeye başladı.
Bu da içinde yaşayan Eskişehirliler olarak bizim gurumuz olmalı…
öyle değil mi?
çünkü Eskişehir, sadece Avrupa değil, artık dünya kenti olma yoluna girdi!