
Gürcan Banger
Futbol ve Sürdürülebilirlik 2
Eğer profesyonel futboldan ve bir şehir futbol kulübünden söz ediyorsak; o kulübün sportif başarısı şehrin ekonomisinden daha büyük olmaz. çünkü böyle bir kulübün ulusal yayın ve isim hakları dışındaki tüm gelirleri yerel kaynaklara dayalıdır. Bu kaynaklar da günümüzün teknik heyet ile oyuncuların yüksek transfer ve maaş meblağlarını ödemeye yeterli olmaz. ülkemizde şehir takımı kimliğine sahip tüm kulüplerde bu açmazı görmek mümkündür. Elde edile sportif başarılar çoğunlukla kısa vadeli olur; daha sonra o başarının albenisiyle görünmeyen kurumsal sorunlar yeniden ortaya çıkar.
Pek çok şehir futbol kulübünde problemlerin kavranması ve tartışılmaya başlaması (küme düşme veya başarı listesinde alt sıralarda yer alma gibi) kriz anlarında gerçekleşir. Hâlbuki kronik sorun yaşayan şehir takımlarının bu durumu çoğu zaman sportif olarak ‘iyi ve başarılı’ göründükleri dönemlerde başlamıştır. Uzun vadeli yapılanmaya yönelik planlama yapmak yerine anlık sportif başarı ile taraftarı memnun etmeye veya ‘başka beklentilere’ yönelen yönetim kadroları aceleci, hızlı kararlarla kulübü kemiren problemlerin derinleşmesine neden olur.
Yayın ve isim hakkı dışında bir şehir kulübü için üye aidatları, taraftar bağışları veya forma satışları bu ‘ticari alanının’ ihtiyaç duyduğu ölçüye ulaşmaz. Şehrin ekonomik gücü nedeniyle yerel ve bölgesel ölçeklerde düzenli reklam ve sponsor desteği bulamayan şehir futbol kulüpleri için kalıcı ve sürdürülebilir olmanın tek bir yolu olabilir. O da bir ekonomik işletme olarak kabul etmemiz gereken şehir futbol kulübünün kendi kalıcı ve sürdürülebilir ekonomik kaynaklarını yaratmasıdır. Bunda ise birinci sırada futbolun oyuncu ve teknik direktör olgularını bir ‘gider kalemi’ olmaktan kurtarıp bir ‘gelir mekanizması’ haline getirmektir.
Böyle bir strateji, söz konusu kulüp için yönetim kadrosu değişimlerinden de etkilenmeyerek kalıcı olmak zorundadır. İşin özü; kısaca “Kendi oyuncunu ve teknik yöneticini kendin yetiştir!” şeklinde bir slogan ile ifade edilebilir. ‘Futbol endüstrisinin kendi doğası’ gereği sportif başarının kaynağı yeni oyuncu yetiştirmeye, kendi değişik yaş ve kategori takımlarında değerlendirmeye ve talep halinde piyasaya sunmaya dayalıdır. Bir kulübün en önemli ve değerli gelir yaratma kaynağı tartışılmaz biçimde altyapıdır.
Değişim ve dönüşüm talepleri çoğunlukla kriz anlarında ortaya çıkar. Bunun ilk nedeni, kulübün toplam performansı ile ilgili göstergelerin izlenmemesi, hatta pek çok örnekte bu göstergelerin belirlenmemiş olmasıdır. ölçülmeyen, olması gerektiği biçimde yönetilemez. Buna bağlı olarak sportif başarısızlık teknik kadronun, bazı oyuncuların ve daha da önemlisi –bilinen “Yönetim istifa!” çağrılarını takiben– yönetim kadrolarının değişimi gibi aceleci yollarla aşılmaya çalışılır.
Sıkıntının tamamına bakıldığında; ne gözlenen problem doğrudur ne de bulunmaya çalışılan aceleci çözüm… Gerçekte görünür sorun olan sportif başarısızlık, daha derinlerde yer alan çok sayıda problemden kaynak bulmaktadır; temel (kaynak, çekirdek) sorunlar çözülmediğinden sportif başarı veya başarısızlık anlık iniş çıkışlarla sürer gider.
ülkemizde stratejik planlama ve gelecek tasarımı yaygın olarak bilinen ve uygulanan bir yaklaşım olamadı. Ekonomik işletmelerde, devlet dairelerinde ve sivil toplum kuruluşlarında yapılmaya çalışılan stratejik planlama denemeleri çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmaya devam ediyor. Devlette olduğu gibi stratejik planlamanın zorunlu tutulmadığı kurum ve kuruluşlarda ise bu kavramın adı bile bilinmiyor.
Futbol kulüplerimiz ‘Başkanın örgütü’ olmayı sürdürdükleri sürece plansızlık ve bütçesizlik problemlerini yaşamaya devam edecekler. Bugün başta şehir kulüpleri olmak üzere sportif olan da dâhil her türlü başarısızlık durumlarından kurtulmanın ilk adımı –aynen bu sırayla ve birbirine eklemlenmiş halde– uzun, orta ve kısa planlamaları yapmaktan geçiyor. Aksi halde görünür sportif başarısızlık problemi –o da belki– halledilmiş gibi görünecek, ama derinlerdeki gerçek sorunlar kulübün içini geri dönülme biçimde oymaya devam edecektir.