Gazetecilere hakaret değil mi?

Çok 10 Ocaklar gördüm de böylesini görmedim.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu gazetecilere bir yemek organize etti.

Hatipoğlu konuşmasına “müjde” diyerek başladı.

Seçim vaatleri kapsamında da “Seçimleri kazanırsak yerel basına desteklerimiz olacak. Medya sahibiyken, basın mensubu arkadaşlarımızın gelirinin düşüklüğünü gördüm. Eskişehir yerel basınımızın en büyük sorunu budur. Çünkü basının özgür haber yapabilmesi için, gelir de önemlidir. AK Parti belediyeciliğinde Büyükşehir Belediye Başkanı olursam yerel basına destek vereceğiz. Gazetecilerin ekonomik özgürlüklerine kavuşmaları için Belediye Başkanlığını kazanmam halinde, gazetecilere Belediyenin çeşitli birimlerinde ve komisyonlarında görev vereceğim. Ayrıca tüm gazetecilere belediye şirketlerinden bir asgari ücret de belediye olarak biz vereceğiz ve yerel basınımızı destekleyeceğiz. Basını desteklemek demek, Eskişehir’i desteklemek demektir. Basının güçlü olması, belediyemiz için de çok faydalı olacaktır” dedi.

Cümleleri sarf ettiği an bazı AK Partili üyelerine o esnada da düşüncemi söyledim: “Bu vaat basını da susturmaktır”

Kentte “suskun basın mı” yaratılmak isteniyor?

Öte yandan Nebi Hatipoğlu’nun vaatlerine bakıyorum, halkı sürekli “ihtiyaç sahibi” olarak görmüyor mu?

Eğer ihtiyaç sahipleri de çoksa ülkede bunun sorumlusu da aday olarak ilan edildiği AK Parti değil mi?

Sürekli “yardım dağıtmak” üzerine kurulu bir siyaset yapıyor Hatipoğlu…

Ama gazetecilere vaat ettiği yardımdan da öte alenen susturulmuş basın yaratmaktır.

Aslında bu gazetecilere de hakarettir.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca da o esnada yemekteydi.

Ve tepki de gösterdi.

Diğer gazeteci derneklerinden ve sendikalarından çıt da çıkmadı.

Hatta alkışlamadıklarına dua ediyorum.

Bu da bir şey.