Hacım senin derdin koltuk kapmak mı?
Maalesef arkadaşlar, maalesef…
Melih Aydın’ın çocukluğunu bilirim.
Eskişehirliyim diye kendini anlatırken, öz geçmişini incelediğim bir vakit, benim sınırlarım çevresinde dolandığını gördüm.
Baktım ilkokul Fatih Sultan Mehmet, lise Süleyman Çakır yazıyor, iyi de ben bu arkadaşı nasıl hatırlamıyorum, diye sordum kendi kendime, mahalle benden sorulur arkadaş, yani mutlaka bilmem lazım!
Sonra kendisiyle iki çift laf ettiğim bir gün, birkaç da arkadaşıma sorarak, “böyle biri var mıydı mahallede” diyerek yaptığım istişareler sonucu hatırladım.
Valla Melih Aydın bu, araştırmak lazım, her cümlesinden bir falso çıkıyor.
İşin acı yanı da Melih Aydın’ın hala “çocuklukta” kalması…
Zannediyor ki “şımarık siyaset” yapınca herkese sempatik gelecek?
Alkışlar akacak!
Buna birde “renkli siyaset” diye bir kavram sıyırmışlar!
Kendisini kaptırıyor.
Hiç sorguladın mı örneğin Melih Aydın?
Mesela neden benim Büyükşehir Belediye başkanlığı adaylığıma kimse saygı duymadı ya da duymuyor diye!
Şımarıklığı bırak, biraz da aynayı kendine çevir şimdi olur mu?
Allah aşkına, “yakışıklısın ya, kıskanıyorlar hacım seni “ sözlerini söylüyorlarsa, gaza gelme, yemin ederim kahkaha atarım, inanırsın maazallah sende o potansiyel var!
Ya bir yerde sohbet açılıyor, “o aday değil” diyorlar, başka partiye gidiyorum, “yok yok, İYİ Parti’nin numaraları bunlar” diyorlar.
Kimisi sinirleniyor, beni fırçalıyor, “Ya ne diyorsun Özge, ne adaylığı” tepkileri çok…
Kimse senin adaylığını “ciddiye” almıyor, ciddiye almadıkları gibi “ti’ye” alınıyorsun, bilgin olsun.
Üzmüyor mu seni bu hiç?
Hatırlıyor musun ilk milletvekilliği adaylığı için siyasete girdiğin vakit billboardlarda dikkat çekmiştin.
Keşke orada kalsaydın.
Sabit şekilde!
Hatta sana bir öneride bulunayım, sen seçim sürecinde hiç konuşma, sabit şekilde caddenin ortasına dikil, hatta heykelini yaptır, öyle dursun!
Öyle ya da böyle kendini tanıtmıştın, bir sempatizan kitlen de oluşmuştu o zamanlar…
Sonra hepsi paramparça oldu.
Ve ben haklı çıktım biliyor musun?
Uzun zaman sonra ilk kez bir “siyasi yorumum” haklı çıktı.
“Valla Özge, eleştirilerinde haklıymışsın ha, biz görmemişiz” diyorlar, onure oluyorum.
Koltuklarım kabarıyor.
Yemin!
Valla!
He neden imajın sarsıldı.
Açıklayayım…
Sen konuşmaya başladın!
Sen espri yapmaya başladın!
Sen haddini aşmaya başladın!
Şimdi de bir banka oturmuşsun, Yılmaz Büyükerşen’e, “Eskişehirliler bu banktaki meşhur pozu iyi bilir. Bankı aldık, sıra koltukta” demişsin.
Bende sana eski bir mahalle arkadaşın olarak soruyorum o halde:
“Hacım senin derdin hizmet değil de koltuk kapmak mı yoksa?”
Okullarda temizlik sorunu…
24 Eylül 2024 Salı 00:07Kent lokantalarının aşevinden farkı ne?
23 Eylül 2024 Pazartesi 00:06Enerji diyeti…
21 Eylül 2024 Cumartesi 00:07Yetkililerin çözemediğini enerji çözer belki…
20 Eylül 2024 Cuma 00:07Dönüşün!
19 Eylül 2024 Perşembe 00:07Yıkmak kolay da yapmak mı zor?
18 Eylül 2024 Çarşamba 00:07Narinler ve köy enstitüleri…
16 Eylül 2024 Pazartesi 00:06Genel-İş Şube Başkanlığı’na adayım…
14 Eylül 2024 Cumartesi 00:07Tahammülsüzlük meclise yansıyor…
12 Eylül 2024 Perşembe 00:07Unutuluyor…
11 Eylül 2024 Çarşamba 00:07