İYİ Parti’den sorumlu baş gazeteci olarak anılıyordum.

Uzun zamandır da yazmıyordum.

Zaten istifa depremiyle kavrulmuş, kendi hataları yüzünden kaybolmuş bir teşkilat vardı karşımızda…

Kendi kendilerine vurdukları tekmelere bir yenisini de ben eklemeyeyim diyordum.

Uzun süredir sert yazıları bırakmıştım ki İYİ Parti’den Büyükşehir adayı olan Melih Aydın’ın konuşmalarını duyana denk…

Aslında önceden kendisini uyarmıştım, hiç konuşmadan bir seçim kampanyası yürütmesi en azından yüzde 1’e düşen oylarını 2’ye çıkaracak bir taktikti.

Ancak uygulamadı.

Bir televizyon programında kendisine Halk ekmeğin fiyatı soruluyor.

Melih Aydın’da şöyle diyor:

“6 lira diye biliyorum”

Çok ufak bir ayrıntı gibi dursa da ayrıntılar satır arasında gizlidir denilir ya…

Tıpkı öyle bir şey şu tek cümle…

Halk ekmek nedir biliyor musun Melih Aydın?

Halk bütçesinde 1 liranın büyük mesele olmasıdır.

Halkın 1 liranın hesabını yapması, ayın sonunu da o biriktirdiği 1 liralarla getirmesidir.

Hee sen ne zaman halk ekmek yedin, aldın mı ya da alır mısın bilemiyoruz ama “halk ekmek” demek ayın sonunu getirebilmek için mücadele isteyen “emekçi halk” demektir de aynı zamanda…

İYİ Parti’nin yok olmasındaki en büyük etken de budur.

Halk ekmekten yola çıkarsak…

Zenginlerin top koşturduğu bir partiye dönüşmesinden sonra halkla da bağlarını inceden inceye koparmıştır, gösteriş meraklısı bir partiye dönüşmüş, paranın aşık attığı bir teşkilat yapısı olmuştur!

Şu an da zenginlerin bile uğrak yeri değildir.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü İYİ Parti yok olmuş ve yok olan bir partide zenginlerin ilgisini çekmez hale gelmiştir.

Hee Melih Aydın uzun vadeli kalacak mı sanıyorsunuz?

31 Mart’a kadar şehrin sokaklarında kalp dağıtmaya devam edecek, 1 Nisan günü tasını tarağını toplayıp Eskişehir diyarlarından göçecek, Ankara semalarında kaybolacaktır.

Bakın Emine Edizgil’den haber alan var mı?

Serdar Ulucan’ın sesini duyan var mı?

Yok!

Çünkü kimsenin ilgisini çekmiyor.

Sadece katlanmak zorundalar…

Yapılanlara ve yaptıklarına…