
Buğrahan Doğangil - DUVAR
Hastayım dedim inanmadınız bak ne oldu şimdi?
“Hastayım dedim inanmadınız bak ne oldu şimdi?” Bu cümle bizlere sahte Mesih Hasan Mezarcı’yı “Fıkrasına Gülünmeyen Adam” olarak yeniden hatırlattı.
Mezarcı’nın cemaatine anlattığı bir fıkranın son cümlesiydi bu ve sosyal medyaya düştükten sonra viral olmuştu…
Benim sizlere anlatacaklarım ise maalesef bir fıkra olmayacak. Acı bir tablonun ortaya nasıl çıktığı olacak.
Eskişehir, bizim şehrimiz su kaynakları açısından büyük sıkıntılar yaşıyor.
Eskişehir uzun bir süredir “hastayım” diyordu. Su konusunda hastayım diyordu.
İnanmadınız bak ne oldu şimdi?
Ne oldu biliyor musunuz? Eskişehir’in şebeke suyunu sağlayan Porsuk Barajı’nda doluluk oranı %35’lere kadar geriledi. Alternatif kaynak olarak görülen Sakaryabaşı kurudu.
Şu anda herkes kentte yaşanabilecek olası bir susuzluk noktasında çok endişeli. Ancak bu işler son raddeye geldikten sonra, halk arasındaki tabirle yumurta kapıya geldikten sonra çare arama huyumuz bir türlü değişmiyor. Bu huy değişmeyince de elimizdeki doğal kaynaklara verdiğimiz zarar azalmıyor, sürdürülebilir bir çevre – insan ilişkisi ortaya çıkmıyor.
Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim, kuraklık ve su sorunu yalnızca Eskişehir ile sınırlı değil. Yurdun büyük bölümü su sorunu ile mücadele ediyor.
Eskişehir’in su sorununa dönmeden önce bizim kentimiz ile bağlantılı bir noktada yaşanan susuzluktan da bahsetmek istiyorum ki artık siz bundan ne anlarsanız anlayın…
Sakarya’ya gidelim…
Geçtiğimiz günlerde Sakarya yerel gazetelerine göz atıyorum. Açıkçası araştırma yapıyorum. Çünkü şehrimizin önemli doğal kaynaklarından olan, doğum yeri Eskişehir olan Sakarya Nehrinin deniz ile buluştuğu yer adı üzerinde Sakarya. Sakarya’nın Karasu ilçesinde nehir denizle buluşuyor.
Bir baktım Sakarya medyası da “Sakarya Nehrinde Kuraklık Tehdidi”, “Karasu Susuzluk ile Mücadele Ediyor”, “Sakarya’da Su Sorunu” minvalinde başlıklar ile yaşanan krizi okuyucularına aktarıyor.
Yani Sakarya’nın doğum yeri Eskişehir, Çifteler de su sıkıntısı yaşıyor, denize döküldüğü yer Sakarya, Karasu da su sorunu yaşıyor. Sakarya ve Eskişehir’de de genel bir şebeke suyu sorunu var.
Neden?
Yağışlar düşük, barajlar boş ve Sakarya kuruyor, Sakarya’nın kolları kuruyor…
Haliyle bu kentler su sorunu yaşıyor.
Peki, Sakarya neden kuruyor? Porsuk gibi Sakarya’nın kollarında veya Eskişehir’e şebeke suyu sağlayan Sakarya ile bağlantılı gözelerdeki kuraklık sadece yağış azlığı ve iklimsel değişikliklere mi bağlı?
Elbette hayır.
Su kaynakları insan etkisiyle büyük bir baskı altına alınmış durumda. Suyun sürdürülebilir kullanımını teşvik eden politikalar belki yarım asırdır yok.
Tarımda suyun kullanımını sürdürülebilir kılan tarım politikaları yok. Hele ki son 20 yılda falan asla yok.
Doğa talanı hat safhada. Bu da zaten değişen iklimi tetikliyor. Kuraklığa davetiye çıkarıyor. Ağacı kes otel yap, ağacı kes maden yap, dereye çök HES yap, akarsulara çök sulama barajları yap…
Sonra gel su yok de.
Yahu dereler, göller, akarsular, yer altı suları hepsi hemen hepsi “hastayım” diye bağırıyor uzun süredir. İnanmadınız bakın şimdi ne oldu?
Bir İl Tarım Müdürümüz vardı. Çok önemli projelere imza atıyor olduklarını ve sürdürülebilir tarım politikaları uygulamak için derin gayret içinde olduklarını söylüyordu. O müdür beyin geçenlerde görev yeri değişti.
Bu projeleri uygulayacak adamın görev yeri neden değişir? Yeni gelen yeniden mi başlayacak şimdi?
Ha zaten dediklerini yapacakları falan yoktu o ayrı.
Mısır, suyu en çok kullanan tarım ürünlerinden biri. Arkadaşlar kademeli olarak mısır ekimine sınır getireceklerdi. Yeni akıllarına geliyor bu arkadaşların mısırın çok su tükettiği. Yani, yumurta kapıya dayanınca.
E, siz mısır üretimine sınır getirene kadar nehirler, barajlar kurudu be kardeşim! Bugüne kadar aklınız neredeydi?
DSİ’den, sulama birliklerinden falan bahsetmiyorum bile artık…
Bu kurumların ne adam akıllı su yönetim planları var, ne sürdürülebilirlik planları var. Olsa bugünlere gelmezdik. Safi siyaset, safi politika…
Arkadaşlar ellerinde olan yetkiyi kullanamıyor, işlerini yapamıyor sonra ne diyorlar biliyor musunuz?
Çifteler’de Sakaryabaşı kurudu. AKP’liler bu kurumların sözcüsü olarak çıktı dedi ki, bunu utanmadan dediler, “CHP’li belediye suyu kuruttu”. Yahu bu nasıl bir arsızlık, nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Şimdi, kent merkezinde su sorunu yaşandığında da AKP’liler çıkacak “CHP’li Büyükşehir bakın musluktan su akıtamıyor.” diyecek. Adım gibi biliyorum diyecek…
Sakarya Nehri bu denli kuraklık baskısı altında değilken Çifteler’den Eskişehir kent merkezine şebeke suyu takviyesi yapılması projesi vardı. Bu proje DSİ’nin kontrolünde olmasına karşın, gerekli maliyet hesapları ve planlaması yapılmasına karşın hayata geçmedi. Bugün artık hayata geçemez. İlçede musluktan zor su akıyor, nereye su vereceksin?
DSİ bu projeye bir AKP belediyesinin ihtiyacı olsa o gün yapardı boru hattını…
Bugün artık hiçbir şey yapamazlar. Çünkü su yok. Çünkü hala derin kuyular faaliyette, hala mısır ekiliyor, hala suyu bilinçli kullandıracak politikalar yok!
Çok yakın zamanda Sakarya ve kolları tamamen ölecek ve kuruyacak. Sakarya tekrar diyecek ki “Hastayım dedim inanmadınız bak ne oldu şimdi?”
Herkese keyifli bir gün diliyorum. Sevgiyle kalın…