Buğrahan Doğangil - DUVAR
Suya sabuna dokunmuyor demek yanlış
Eskişehir’de, Tepebaşı merkez ilçesi sınırlarında 10’dan fazla mahalle geçtiğimiz hafta sonu yapılan arıza çalışmaları nedeniyle susuz kaldı. ESKİ’nin planladığı çalışma süreleri uzayınca suyun musluklara ulaşması da haliyle gecikti.
Vatandaşlardan gelen bilgilere göre bazı mahalleler 34-35 saat kadar susuz kaldı. Hal böyle olunca siyaset, vatandaş, büyükşehir belediyesi ve ESKİ dörtgeninde tartışmalar başladı.
Vatandaşlar haklı olarak serzenişte bulundu. Suyun bu kadar uzun kesik kalması özellikle kış günlerinde mağduriyet yaşayan vatandaşı zor duruma soktu. Ancak Türkiye gibi altyapı bakımından maalesef gelişmiş ülke standartları ile yarışamayan bir ülkede böyle münferit sıkıntılar çıkması oldukça normal.
Ben böyle deyince suyun 35 saat gitmesini normalleştiriyorum ve kimseye toz kondurmuyorum anlaşılmasın. Böyle anlamak işi siyasete çekmektir. Nitekim hafta sonu yaşanan kesinti siyasetin göbeğine hızla atıldı ve hemen hepimiz bu tartışmaların ortasında kaldık. İşin siyaseti boyutuna geleceğim…
Öncelikle ne demek istediğimi detaylıca anlatmaya çalışayım…
ESKİ yaptığı planlamalara göre arızayı zamanında bitirememiş olabilir. Bu süreçte gelen kamuoyu baskısı ile iletişimde ufak tefek problemler yaşamış olabilir bu kurum. Ancak ESKİ tüm yaşanan mağduriyetler için ve iletişim eksikliği için özür diledi mi diledi.
Eskişehir’deki tüm şebeke suyu ve altyapı faaliyetlerinden sorumlu olan kurum böyle bir hadiseden sonra eksiklerini görüp ders almıştır. Bu münferit olay münferit bir olay olmaktan çıkar ve sürekli bir problem haline gelirse o zaman kurumda tabiri caizse “kelle alma” operasyonu yapılabilir. O zaman Eskişehir halkı olarak hep birlikte işlemeyen ve düzeni bozuk bir kuruma tepkimizi koyarız. Tek bir olay üzerinden cadı avı yapmak bana doğru gelmiyor.
Tek bir problem üzerinden tamamen siyaset yaparak ESKİ’deki tüm ilgilileri pas geçerek, kurumun birinci amiri Oğuzhan Özen’i istifaya çağırmak, ESKİ’nin o anlık yaşadığı problemi Ayşe Ünlüce’nin yönetiminin sorunlu olduğuna bağlamaya çalışmak tamamen siyasetin ta kendisidir.
Ülkede herhangi bir kurum yaptığı hatalardan dolayı özür bile dilemezken, devletin paraları kurumlar üzerinden onların bunların cebine indirilirken yaşanan su kesintisini böyle işlerle bir tutmak ya da bir doğal afet gibi göstermek maalesef boş hamasetten başka bir şey değildir.
Bir kez daha söylemek istiyorum, kış günü evinde çocuğu, hastası olan insanlar ısınma ve hijyen sorunu yaşamışken onların isyanını haksız bulmak riyakarlıktır. Benim derdim bu işi siyasete dökmeye çalışanlara.
AK Parti cephesinin, tabii böyle tırnak içinde bir kriz nedeniyle, topyekün CHP’li Büyükşehir Belediyesi’ne ve 25 yıl boyunca AK Parti’ye şehrin anahtarını asla teslim etmeyen Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in önemli kurmaylarından olan ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen’e saldırması normal.
AK Parti dışında kalan siyasi zümrelerin de demek ki hem Oğuzhan Özen ile hem de dolaylı yoldan Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce ile sorunları var ki onlar da topyekün bir saldırı haline geçti.
Beni şaşırtan işin bu boyutu oldu. Özellikle Oğuzhan Özen istifa ederse her şey güllük gülistanlık olacak imajı çizilerek bir algı yaratıldı.
Bu algı bugüne baktığımızda tutmayınca hedef okların yavaş yavaş Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’ye çevrildiğini görüyorum.
Başkan Ünlüce’nin yaşanan kriz sürecinde kendi adına veya büyükşehir belediyesi adına tartışmalara dahil olmaması eleştiriliyor. Ya da sorun sonrası özür açıklaması yapmaması veya konu ile ilgili birkaç kelam etmemesi tartışılıyor.
Kısaca “Ayşe Ünlüce suya sabuna dokunmuyor.” algısı yaratılmak isteniyor.
35 saate varan ve belirli bölgeleri etkileyen su kesintisi bir sorundur, orta çaplı bir krizdir ancak; bir doğal afet veya büyük çağlı bir kriz değildir.
Bu nedenle başlı başına özerk bir yapı olan Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamalar ve yaşananlar için özür dilemesi yeterlidir.
Devletin normal işleyişinde özür dileyen de açıklama yapan da ilgili kurumdur.
Şunu diyebilirsiniz tabi,
“Belediye siyasi bir kurum ve başkan çıkıp oy aldığı halka açıklama yapmalı.”
Yaptı zaten…
İlgili müdürlük özerk de olsa son amir olan başkanın onayı ile özür ve mazeret açıklamasını kamuoyuna duyurdu.
Ayşe Ünlüce’nin kendi ağzından dökülecek herhangi bir söz, o anda, olayın da iyice siyaseten köpürtülmesiyle başka yerlere çekilmek istenecekti.
O ne yaptı?
Belki de siyaset arenasında yaptığı en iyi işi yaptı.
Sustu, gözlemledi, not etti. Her şeyi hafızasına ve defterine işledi belki de.
Her zaman çok konuşmanın gerekli olmadığını, yaklaşık 2 yıllık süreçte bu şehre öğreten Ünlüce, yine kendi tarzını ortaya koydu ve siyaseten kendisini bir çıkmazın içinde sürüklemek isteyenlere net bir cevap verdi.
Gördüm, duydum, biliyorum…
Herkese keyifli bir gün diliyorum. Sevgiyle kalın…