Buğrahan Doğangil - DUVAR
‘Maden – Enerji’ vurgusu boşuna değil
AK Parti’nin Eskişehir’de madencilik, enerji gibi konuları son günlerde dilinden düşürmemesi boşuna değil elbette.
Eskişehir’i bir maden şantiyesine çevirme niyeti olan merkezi iktidar bu arzusunu yavaş yavaş bizlere empoze etme peşinde. Bu nedenle maden, enerji ve Eskişehir’deki rezervler gibi kelimeler AK Partililerin cümleleri içinde sıkça geçmeye başladı.
Bu konuşmaların tek sebebi bu empoze politikası değil tabi…
Özellikle Beylikova’da, hakkındaki pek çok soru cevaplanmamış olan NTE rezervi, sadece rezerv açısından önem taşımıyor, ekonomik anlamda da oldukça kıymetli.
Ekonomik darboğazda olan hükümet bu kaynaklardan para kazanmak istiyor. Hem de para kazanmak için çok beklemek istemiyor. Hal böyle olunca Eskişehir semalarında algı çalışmaları başlamış durumda.
Ayrıca Alpagut – Atalan bölgesinde, ÇED olumlu raporu alan ama vicdanlardan bu raporu asla alamayacak bir tesisin kurulumu için hazırlıklar başladı. Siyanür ile altın arama faaliyetleri yapacak Cengiz Holding, çıkardığı altınları yurtdışına pazarlayarak sermayesine sermaye katma peşinde.
Olan elbette bizlere olacak. Mikro ölçekte bu maden faaliyetinden yalnızca Alpagut, Atalan, Sarıcakaya ve Mihalgazi bölgesi etkilenecek gibi görünüyor. Mikro ölçekte durum bu olsa da duruma makro ölçekten bakarsak tüm Eskişehir Ovasını önemli ölçüde etkileyecek bir yanlışa adım adım ilerliyoruz.
Son günlerde ise bir başka hadise yine dikkatleri madenciliğe çekmiş durumda…
Eskişehir’de 55 civarında, maden ruhsat sahası ihaleye çıkarıldı.
Polen Ekoloji Kolektifi tarafından MAPEG verileri kullanılarak hazırlanan ve kamuoyuna duyurulan rapor özetinde şu ifadelere yer verildi,
“MAPEG, 2023 yılı başından bugüne kadar açtığı maden ihalelerinde Eskişehir’de toplam 55 ayrı ruhsat sahasını satılığa çıkardı. Bunlardan 28 adet ruhsat sahasının 29 ayrı maden şirketine satışını gerçekleştirdi.
İhalelerde satılığa çıkarılan ruhsat sahalarının toplam alanı 33.943 hektardır (47.539 futbol sahası genişliğinde). Satılan ruhsat alanlarının toplam alanı ise 24.784 hektardır (34.711 futbol sahası genişliğinde). Satılan ihaleler arasında 13 tane mega maden (1000 hektardan büyük) bulunuyor.
Satılan ihalelerde 2 adet ruhsat sahasında toplam 3.037 hektarla Ercan Madencilik başta geliyor. Onu 2.896 hektarla Artems Gayrımenkul Enerji ve 1.933 hektarlık bir ruhsat sahası ile Alfa Yatırımcılık, toplamda 1.740 hektarlık 2 sahayla Parmeta Madencilik izliyor. Koza Altın’ın da 1.543 hektarlık bir ruhsat sahası bulunuyor. Satılan ihalelerin 5 tanesi için ÇED süreci yürütüldü. Projelerin tamamı için ‘ÇED gerekli değil’ kararı verildi.”
Bu rapora baktığımızda bile Eskişehir’in son derece yoğun bir madencilik baskısıyla karşı karşıya olduğunu görüyoruz.
Şehrimizde kuraklığa bağlı problemler baş göstermeye başlamışken, Eskişehir’i devasa bir maden alanına çevirmeye çalışmak ve bunu normalmiş gibi göstermeye çalışmak kimse kusura bakmasın ama açıkça işgüzarlıktır.
Elbette konunun uzmanları bu durumu çok daha iyi açıklayabilir ancak; göründüğü üzere şehrin kaldıramayacağı bir yük yüklenmek isteniyor.
Eskişehir’in gözbebeği noktaları maden sahası yapılıyor.
Kent sermayeye peşkeş çekiliyor arkadaşlar!
Madencilik hiç yapılmasın demiyorum. Madencilik yok edilsin asla demiyorum. Fakat doğaya, yaşama ve insana saygılı şekilde, ekolojik düzeni yüksek miktarda negatif etkilemeyecek hassasiyet ile bu işler yapılmalı.
Ama görüyorum ki Eskişehir bir maden çöplüğüne çevrilmek isteniyor. Ben buna karşı çıkarım.
Önceki yazılarımda bir metafor yapmıştım bu konuyla ilgili. Şimdi tekrar aklıma geldi. “Sakarı domatesi mi Sakarı altını mı?” “Ben olsam domatesi seçerim.” demiştim.
Bugün yine aynı şeyi söylüyorum. Ben domatesi seçiyorum!
Velhasıl kelam hükümetin Eskişehir’deki temsilcilerinin ve merkezi hükümete yakın cenahın dilinden maden türküsünü düşürmemesi hiç boşuna değil.
Benden söylemesi…
Herkese keyifli bir gün diliyorum. Sevgiyle kalın…