Tarım Bakan Yardımcısı geçtiğimiz günlerde Eskişehir’e geldi.
Tarımsal üretimle ilgili olarak ortaya koyduğu tablonun rengi pes pembe…
‘’Tarımsal üretimde Avrupa birincisiyiz’’ bile dedi.
Duyunca sevinilmesi gereken sözler…
Ancak insan sevinemiyor.
Nasıl sevinilsin ki, ülkenin gerçekleri gözler önünde…
İthal etmediğimiz tarımsal ürün sayısı ‘’yok’’ denilecek kadar az…
Buğdaydan samana, nohuttan mısıra kadar akla gelen ne kadar tarımsal ürün varsa hepsi ithal ediliyor.
Türkiye bir zamanlar ‘’kendi kendine yeten bir ülke’’ konumunda idi…
Ne yazık ki, o konumunu çoktan kaybetmiş durumda…
Tarımsal üretim her geçen gün azalıyor.
‘’Milletin efendisi’’ konumunda olan köylüler ‘’kendi topraklarında karın tokluğuna çalışan ırgatlar’’ haline dönüştü.
Her yıl ‘’ürettiklerine pişman’’ ediliyorlar.
Doğal olarak onlar da üretmekten vazgeçiyorlar.
Gençleri köylerde tutmak da olanaksız…
Tarımsal üretim yapmak yerine ‘’asgari ücretle çalışacak iş’’ arıyorlar.
Hayvancılıkta da durum çok farklı değil…
Süt üretimi sürekli azalıyor.
Süt hayvanları kesime gönderiliyor.
Bunun nedenleri belli…
Süt fiyatları serbest değil…
Süt Konseyi tarafından belirleniyor.
Buna karşın yem fiyatları serbest… Özel sektör tarafından belirleniyor.
Yem fiyatları sürekli artırılıyor.
Yem fiyatları artınca üreticilerin maliyetleri de katlanıyor.
Arka arkaya gelen zamlar nedeniyle, süt fiyatlarına yapılan zam anında yok oluyor.
Eskişehir Süt Üreticileri Birliği Başkanı Yüksel Gedik de bu duruma dikkat çekiyor.
‘’Yem fiyatları aşırı derecede yükseldi. Süt fiyatları gibi yem fiyatları da kontrol edilerek günlük, haftalık yapılan zamlara müdahale edilmeli.
.Buğday, arpa, yulaf gibi hammaddelere zam gelmese bile yem fiyatlarına sürekli artış uygulanıyor. Üreticiler mecburen yem almak zorundalar. Maliyet artışları nedeniyle zarar ediyorlar. Her ay zarar eden üreticiler, geçim sağlamakta zorlanıyor.’’
Süt üreticileri geçimlerini sağlayamıyorlar.
Geçimlerine sağlayamadıktan sonra neden üretim yapsınlar?
Onlar da üretimden vazgeçiyorlar.
Sıkıntı büyük…
Çözüm bulması gerekenler de durumu biliyorlar.
Birlik Başkanı Yüksel Gedik temaslarını aktarıyor.
“Bakanlıklarımıza ve süt konseyi üyelerine durumu bildiriyoruz, ama bugüne kadar bir çözüm bulunamadı. Hayvancılık sektörü bitme noktasına geldi. Üreticiler şu an gerçekten sıkıntılı. Sürekli söylediğimiz gibi, üreticilerimiz adeta can çekişiyor. Süt fiyatlarına acilen zam yapılması gerekiyor. Süt ineklerinin kesimi durdurulmalı.
Cuma günü Tarım Bakanımızın yardımcısı ile görüştük ve bu durumu kendilerine ilettik. Süt fiyatlarının çok düşük olduğunu belirttik. Sabırlı olmamızı söylediler ama sabrımız kalmadı, artık tükendik.
Acilen müdahale edilmesini istiyoruz. Süt miktarı her geçen gün azalıyor ve süt toplayıcıları da zor durumda kalıyor. Süt azalınca, onlar da masraflarını karşılayamıyor ve bu durumda biz de işimizi bırakmak zorunda kalacağız. Vatandaşlarımız da bu durumda ortada kalacak. Sonrasında ne olacak? Üreticiler, birkaç süt toplayıcısı mandıranın eline düşecek ve hayvancılık sona erecek.’’
Sorunları çözmekle yükümlü olanlar ‘’sabır’’ diyor.
Ancak üreticinin sabredecek hali yok.
Sıkıntılara çözüm bulmadıkları gibi yeni sıkıntılar yaratıyorlar.
Yem bitkilerinin üretimine kota getirildi.
Anlamak gerçekten olanaksız…
Bu uygulamanın yaratacağı sonuç belli…
Üreticiler tamamen yem fabrikalarına bağımlı hale gelecek.
Fiyat artışı zaten önlenemeyen yem fiyatları daha da artacak…
Dedik ya, yaptıkları işin anlaşılır bir yanı yok.
Böylesi akıl almaz uygulamalar ile tarımsal üretim gibi hayvancılığı ve süt üretimi de bitecek.
İstenilen de bu mu yoksa?
