Her Şey Değişirken - 1

Her şey değişirken kafalar mı değişmekte zorlanıyor? Bu çağa uygun önem sırasının ve önceliklerin değiştiğini, giderek daha fazla ezbere alıştırılan kafalar anlamakta zorlanıyor mu? Bir ülkede yakın zaman dilimi içinde akarsu yataklarında su azalıyorsa, göller kuruyorsa, bir yandan aşırı yağışlarla sel afetleri oluşuyorsa ve orman yangınları yaygınlaşıyorsa doğru kavranamayan bir şeyler var demektir. Diyelim ki; su sorunu küresel ısınma ile ilgilidir. Peki, ya orman yangınları? Tümünün birden aynı zamanda olması muhtemeldir ki bir tesadüf değil. Ama nedeni ne olursa olsun, bir istihbarat zafiyeti ve afete hazırlık umursamazlığı olduğu apaçık ortada duruyor. Güvenliğin her anlamda önem kazandığı ve öne çıktığı bu çağda; riskleri öngörme, veri toplama, toplananı analiz etme ve yorumlama konusunda ileri teknolojilerin var olduğu bir dünyada kafalarda eksiklik var demek ki…


Yaşamdaki baskın değişiklikler, başka önemli gelişmelere neden oluyor. Bunlar adeta yeni yaşamı kuracak olan bilgisayarların işlemcileri veya makinelerin motorları gibi davranarak geleceğin oluşmasında etkili oluyorlar. Ateşin veya yazının bulunması, matbaanın keşfi insanlığın gelişiminde bu türden etkiler yarattı. Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin sonuçlarını yaşamaya çoktan başladık; muhtemelen çok daha fazlasını göreceğiz.


İnsanlık olarak geçmişte yaşadıklarımızın oluşturduğu deneyim ile yeni gelecek tasarımının ne olacağını kestirmek istiyoruz. Hangi olaylar ya da gelişmeler geleceğin yeniden tasarlanmasında etkili olacak? Gerçekten insanlar, toplumlar veya ekonomiler olarak nitelikli bir gelecekte yaşamak için bizi şu an için bilinmeyene götürmeye hazırlanan güçleri öngörebilir miyiz?


Bilişim ve iletişimdeki gelişmelerin sonuçlarından biri geçmiş yıllarda ortaya koyduğumuz problemlerin çözümünün kolaylaştırılması oldu. Yeni elektronik teknolojiler sayesinde çok yüksek işlem hızlarına ve büyük depolama kapasitelerine eriştik. Geçmişte kâğıt ve kalemle yapılmak zorunda kalınan çözümler ve tasarımlar şimdi bilgisayarlar tarafından kolayca gerçekleştiriliyor.


 


Konu bundan ibaret kalmadı ve kalmayacak. İnsanlar tarafından yapılagelen sıradan işler giderek akıllı makineler ve cihazlar tarafından devir alınıyor. Geleneksel makine sistemlerinin yerini bilişim ve iletişim temelli otomasyon ile donatılmış yeni türden akıllı mekanizmalar alıyor. Bu tür yeni sistemlerde eskiden olduğu gibi insan müdahalesine çoğunlukla gerek kalmıyor. Önümüzdeki dönemde niteliksiz makine operatörlerine ihtiyaç kalmayacak gibi bir görünüm var. Muhtemelen düşük nitelikli kullanıcılar yerine yeni sistemleri yönetecek ve programlayacak olan daha nitelikli operatörler gerekecek.


Akıllı sistemlerin günlük yaşamımızda da daha fazla yer almasını bekleyebiliriz. Binaların güvenliğinin sağlanmasından konutlardaki tesisatın yönetilmesine kadar pek çok fonksiyon akıllı donanım tarafından gerçekleştirilecek. Bilgisayarın masanın üzerinde duran veya telefonun cepte taşınan araçlar olmaktan çıkarak yaşadığımız mekânların her noktasının bilişim ve iletişim imkânı olduğu zaman dilimi artık çok uzaklarda değil.


Ekonomi ve iş dünyası açısından bakarak özetlersek; yaşamın pek çok alanında niteliksiz işgücü sahneden çekilecek. Otomasyon düzeyinin artışı ile birlikte tekrarlı işleri yapmak için emeğin yerini akıllı sistemlerin (teknik deyimiyle akıllı ajanların, avatarların) alacağını söylemek artık bir kehanet sayılmaz.


21’inci yüzyıl bilginin miktar ve çeşit olarak yükselişine tanık oluyor. Bu durumun hızlanarak ve ivmelenerek devam edeceğini söyleyebiliriz. Bilgideki yükselişe bağlı olarak bilim ve teknoloji dalları renklendi ve her dalda derinleşme oluştu. Bu süreç aynı zamanda bilginin ne denli önemli olduğunun iyi anlaşılmasına da vesile oldu. Artık kişiler ve kuruluşlar bilginin kendi gelecekleri açısından ne denli önemli olduğunun farkındalar.


Bilgiye sahip olmak için bilginin oluştuğu noktalardan size onu aktaran mekanizmalara (sensörlere ve iletişim kanallarına) ihtiyacınız var. Örneğin iş dünyasının üyeleri artık bilinemeyen bir pazar ve müşteri oluşumu yerine öngörülebilir bir yapı arayışı içindeler. Bu nedenle de pazarın dinamiklerini ölçmek, öğrenmek ve değerlendirmek istiyorlar. Bu istekler, bilişim ve iletişim teknolojileri sayesinde büyük veri ve analitikler gibi –pazarı öngörülebilir hale getirecek– yeni çalışma alanlarının ortaya çıkmasına neden oluyor.


Benzer beklentileri depremlerin önceden bilinmesi, hava durumunun kesine yakın öngörülebilmesi ve insan sağlığının birebir izlenmesi gibi konularda da görüyoruz. Özetlersek; kişiler ve kuruluşlar artık ihtimallere yer bırakmayan öngörülebilir ve programlanabilir bir gelecek arayışı içindeler. Gelişen bilişim, sensör (veri toplayan duyarga), ölçme, otomasyon ve iletişim teknolojileri de geleceğin bilinebilmesine katkı veriyor. Özetle; geleceği belirleyecek motorlardan bir diğeri duyma, ölçme ve değerlendirme teknolojileri olacak.


(Devamı edecek)


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi