
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Herkes hak arıyor aramasına da...
Yıl 2003, aylardan Eylül.
Süleyman Demirel'in önünü kesen gazeteciler ülkenin durumunu soruyor.
Demirel o bildik tavrı ile;
-"Ben size şimdi ülkenin durumunu uzun uzun anlatmayayım. En iyisi bir fıkra anlatayım" diyerek başlamış fıkrayı anlatmaya;
"Kadının, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?'
Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikayet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına
gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatına
karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o mislimin tek gözü çıkarıla...'
Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca kadı, 'Şimdi' demiş,
'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.'
Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı budavadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, 'Tamam' demiş,
'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikayetin ne?'
Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen e mi?"
Demirel'in bu fıkrayı anlatmasının üzerinden 6 yıl geçmiş.
O dönemin gazeteleri bu fıkranın altına hemen hemen aynı yorumu yapmışlar.
Ana fikir olarak da;
-"Anneni öpen kadı ise, kime şikayet edeceksin" demişler
Durum bugün için de pek farklı değil.
Hemen herkes hak arıyor...
İşçisi, memuru, köylüsü aklınıza gelecek hemen her sektör insanı "mağdurum" diye bağırıyor.
Ama netice yok.
Tıpkı fıkrada olduğu gibi önce dinliyorlar ama...
Ardından "Adaletinle bin yaşa" dedirtiyorlar...