İklim Değişikliği

Bir ocağın üzerine su dolu bir kabı ısıtılmak üzere koyduğunuzu düşünün. Bu arada suyun sıcaklığını gözlemek için uygun bir ısıölçerimiz olsun. Isı kaynağının verdiği enerjiye bağlı olarak suyun sıcaklığının arttığını göreceğiz. Suyun 100 santigrat dereceye ulaştığında buhara dönüşmesi için bir miktar daha enerji alması gerekecektir. Bu enerji ihtiyacının tamamlanması ile birlikte kaptaki suyun buharlaşmaya başladığını gözleyeceğiz.


 


Sosyal ve ekonomik olaylardaki gelişim de yukarıda özetlediğim örneğe benzer bir yol izler. Pek çok küçük ya da belli belirsiz olayın birikmesi veya ilgisiz gibi görünen bazı olayların kaynak görevi görmesi –kimi zaman beklenmeyen– ilginç sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Doğanın ve toplumun biriktirme ve sonunda değişime neden olma özelliği, dünya üzerindeki yönelimleri izlememiz için en önemli nedendir. Bu yönelimlerin farkında olarak belirsiz geleceğimiz hakkında daha sağlam öngörülerde bulunabiliriz.


 


Yaşadığımız çağda iklim değişikliği konusundaki farkındalık giderek yaygınlaşıyor. Tarihin geçmiş dönemlerinde (özellikle 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda) dikkate alınmayan bazı olayların bugün iklim değişikliğinin nedenleri olarak ortaya çıktıklarını öğrenmeye başladık. Geçmişte ülke yöneticilerinin kâhinlere, falcılara ve büyücülere sorarak öğrenmeye çalıştıkları geleceği, çağımızda küresel, ulusal, bölgesel ve yerel yönelimler konularında gelecek öngörüleri geliştirerek kavramaya çalışıyoruz.


 


Yaşamakta olduğumuz küresel iklim değişikliğinin, doğal nedenler yanında –başta gelişmiş ülkeler olmak üzere– insanlığın sanayileşme ve refah adına aşırı tüketim ile kâr odaklı üretim güdülerinden kaynaklandığını öğrendik. İklim değişikliğinin bir parçası olan küresel ısınma, insan sağlığını, yaşamını ve güvenliğini tehdit ediyor. Bundan sonra neler olup biteceğini kavrayabilmek için küresel ısınma adını verdiğimiz olgunun nedensel yapısını ve bunu etkileyebilecek muhtemel yönelimleri anlamak zorundayız.


 


Mevcut sorunu çözmek, gelecekte rahat etmek için yeterli bir girişim olmaz. Birincisi; çoğu durumda iyi tasarlanmamış bir çözüm, başka sorunlara kaynak olur. İkincisi; şu an farkında olmadığımız bazı gelişmeler, gelecekte yeni sorunların oluşumunda etkili olurlar. Dolayısıyla dün ne olup bittiği kadar bugünün nasıl bir yarın hazırlamakta olduğu konusunda da donanımlı ve birikimli olmak zorundayız. İklim değişikliği ve küresel ısınma, bu konunun en seçkin örneklerinden birini oluşturuyor.


 


İklim değişikliği ve çevresel tehditler, her geçen gün insanlığın gündeminde daha fazla yer alıyor. Gelişen iletişim ve medya olanakları, dünyanın neredeyse her noktasında bu konulardaki farkındalığı ve bilinç düzeyini artırıyor. Biliyoruz ki; bir alanda oluşan yüksek ve yaygın ilgi düzeyi, bir küresel sistem olan kapitalizmin doğasına bağlı olarak ekonomi alanına yansıyor. Bu nedenle; 21’inci yüzyılda iklim değişikliği ve çevresel tehditler farkındalığını odak alan bir küresel ekonomi oluşacağını tahmin edebiliriz. Bu yeni pazar, toplumların farkındalık düzeylerine bağlı olarak yükselen ve sürdürülebilir inovasyonu eksen alan bir iş ortamı olacak.


 


Çevreye verilen zararlar, 20’nci yüzyılın sonuna kadar sanayinin ilgisini çekmedi. Bu konuda yapılan ar-ge çalışmaları yaygınlaşmamıştı. 1980’ler sonrasında yükselen çevreci hareketler, kısa sürede bir değişime neden olacak tematik doluluğa erişemedi. 21’inci yüzyıla yaklaşılırken enerji yanında çevre de ciddi sınai argümanlardan biri oldu. Temiz teknoloji olarak özetlenen bir kavram gelişti.


 


Öyle anlaşılıyor ki; çevresel sürdürülebilirlik anlayışı yaygınlaşmaya devam ettikçe temiz teknoloji alanlarındaki bilimsel, teknolojik ve uygulamalı çalışmalar da daha çok ilgi çekecek. Bu nedenle önümüzdeki dönemde temiz teknolojinin ve bununla ilgili mal ve hizmetlerin önemli küresel pazarlar oluşturacağını öngörebiliriz. Bu gelişmenin hızının belirlenmesinde toplumların yaşam çevresinin korunması ve geliştirilmesi yönündeki isteklilikleri etkili olacak. Bu bağlamda tüketicilerin, iş dünyasının ve ulusların kendi tercihlerini belirlemeleri ve gelecek tasarımlarını yapmalarında iklim değişikliği önemli bir seçim kriteri olarak yer alacak.


 


Günümüzde en yaygın kullanılan enerji kaynakları arasında kömür, gaz ve petrol yer alıyor. Bu enerji kaynakları ise aynı zamanda küresel ısınmanın birincil nedenleri arasında yer alıyor. Bu enerji türleri aynı yüksek oranı sürdürürlerse buzulların erimesi, kıyılarda su baskınları, geniş alanlarda kuraklıklar, felaket düzeyinde iklim kaymaları gibi çok ciddi sorunlar yaşayacağız.


 


Hiç kuşkusuz; iklim değişikliği, su baskınları, denizlerin etkisi ile su kaynaklarının kirlenmesi ve kuraklıklar gıda üretimini olumsuz etkileyecek. Diğer yandan dünya nüfusunun hızlı artışını dikkate aldığımızda; iklim değişikliği sorunlarının gıda üretimi ve yetersizliği sorunları olarak karşımıza çıkması şiddetle muhtemel… Yeni çözümler üretilemediği durumlarda özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika’da gıdaya ilişkin darboğazlar ve krizlerle karşılaşmak mümkün…


 


Gerek enerji gerekse gıda alanlarında yaşanabilecek sorunlar, iklim değişikliğinin ne türden güvenlik ve savunma sorunları yaşanabileceğine dair bazı ipuçları veriyor. Eğer iklim değişikliği konusunda gerekli önlemler alınmazsa, güvenlik ve savunma sorunları, 21’inci yüzyılın yükselen gündem maddeleri arasında yer alacak.


 


Gelişmeler, iklim değişikliği, küresel ısınma ve yaşam çevresinin yok olması konularına önemle eğilmemiz gerektiğini dile getiriyor. Bu konuda ülkeler yanında kuruluşlar ve vatandaşlar da duyarlı olmak ve işbirliği yapmak zorundalar. Çünkü bu sorunlar, ayırım yapmadan tüm insanlığın sağlığını ve güvenliğini tehdit ediyor.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi