
Vedat Alp
İnsan yaşamına değer verilmedikten sonra facialar önlenemez
Türkiye’de ‘’iş kazası’’ olarak adlandırılan olaylar var.
Can kaybına neden oluyorlar.
Bazıları da var ki, yarattıkları can kaybı oldukça fazla…
‘’Kaza’’ tanımlaması hafif kalır.
‘’Facia’’ demek çok daha doğru…
Ne yazık ki, bugüne kadar yaşanan faciaların sayısı çok fazla…
Birisi de 3 Mart 1992 tarihinde Kozlu’da bulunan kömür madeni ocağında yaşandı.
Kaybedilen can sayısı 263…
Yarattığı acı çok büyük…
O tarih TMMOB tarafında ‘’İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’’ olarak ilan edildi.
Edilmesine edildi de değişen bir şey olmadı.
O tarihten bu yana yaşanan çok sayıda facia var.
Kaybedilen canların sayısı ise on binler ile ifade edilebilecek kadar yüksek…
Yalnızca geride bıraktığımız 2024 yılında yaşamını yitirenlerin sayısı 2 Bine yakın…
Bunlar tespit edilebilenler.
Daha doğrusu da gizlenemeyenler…
Onların yanı sıra bir de gizlenenler var.
Canını kaybedenlerin yanı sıra ‘’iş göremez’’ hale gelenler de bulunuyor.
Onların hesabını yapmak olanaksız…
‘’Korkunç boyutlarda’’ dense olur.
Uzun sözün kısası oluşan tablo kapkara…
Dünyada bir benzerini bulmak da olanaksız…
Dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile oluşmayan tablo ülkemizde neden oluşuyor?
Soruyu ‘’kader’’ deyip geçiştirmeye çalışanlar olduğu gibi ‘’işin fıtratında var’’ diyenler de çıkabiliyor.
Elbette ki, sorunun yanıtı değiller…
Sorunun doğru yanıtı belli…
Uzunca bir listeden oluşuyor.
Listenin başında ‘’güvencesiz istihdam’’ geliyor.
İşsizliğin büyük boyutlara ulaştığı ülkemizde, insanlar ‘’ekmek parası kazanmak’’ için ‘’güvence’’ ya da ‘’iş güvenliği’’ aramadan çalışmaya başlıyorlar.
Sonra da ‘’ekmek parası’’ uğruna başladıkları işlerde yaşamlarını yitiriyorlar.
Çıkartılmış yönetmelikler, denetim kurumları var.
Ne var ki, varlıkları kağıt üzerinde…
Yeterli olmayan yönetmelikler bile uygulanmıyor.
‘’Ciddi’’ denilebilecek bir denetim de yok.
Sorumlulara bir ‘’yaptırım’’ falan da uygulanmıyor.
Facialar yaşanıyor, yüzlerce insan yaşamını yitiriyor, buna karşılık ceza alan kimse olmuyor.
Açılan davalar yıllarca sürüyor.
Faciaların baş sorumluları da ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar.
Bu konuda da örnekler oldukça fazla…
Yitirilen canlar karşısında üzülmemek, sorumluların cezalandırılmamaları karşısında öfkelenmemek elde değil…
Söylenecek daha çok şey var.
Ama neyse…
Facialara neden olan iş kazaları önlenemez değil…
Elbette ki önlenebilir.
Nedenleri belli olduğuna göre önlemek çok zor olmasa gerek…
Öncelikle oluşması gereken bir şart var.
O da ‘’insana ve insan yaşamına değer veren bir anlayışı’’ hakim kılmaz…
O anlayış hakim olduktan sonra insan canına kasteden her türlü olumsuzluğun önüne geçilebilir.