İnsanlar, makineler, sistemler

Yapısında insan olan her sistemde hata vardır ya da olabilir. Hatta Latince bir atasözü, “Hata insanlar içindir (Yanılmak insana özgüdür)” der. Dünkü yazımda “Errare humanum est” olarak ifade edilen ve Batı dillerinin pek çoğunda örnekleri olan bu deyişten söz etmiştim.

Gerçekten insan-makine sistemlerinde zor olan, insanla ilgili sorunları aşabilmektir. Teknik kişilerin fazlasıyla gözden kaçırdıkları unsurların başında gelir insan faktörü. Genel anlamda; bazı kişiler sistemin içindeki insanı dikkate almayı unuturken, pek çoğu da insanla ilgili konuları gereğinden fazlaca abartırlar.

Bir sistemde insan varsa, insanlar arası ilişkiler varsa bu sistem, sadece bu özelliklerinin olmasından dolayı bazı zorluklar içerir. Bu nedenle insanlar arası ilişkiler söz konusu olduğunda, böyle bir iletişim sisteminde insan olmaktan kaynaklanan özel ve duyarlı noktalara özen göstermek gerekir.

Bugünün kişisel gelişim uzmanları, bazen ilgi alanlarını abartarak tümüyle bir mühendislik haline getirmeye çalışıyorlar. İnsanların makineler veya fiziki sistemler gibi istenilen biçimde düzenlenemeyeceği –hatta düzenlenmemesi– gerçeğini bilerek ya da farkında olmadan gözden kaçırıyorlar. Bugünün kişisel gelişim, danışmanlık ve eğitim uzmanlarının yaptıkları en temel hatalardan biri budur.

İnsan mühendisliği diyebileceğimiz bir dal, bize birtakım kolaylaştırıcı gelişim araçları sunabilir. Bunları kullanarak yaratıcılığın bazı sorunlarını aşabilir, eğitimde iyileşmeler sağlayabilir ve bazı problemlerimize daha kolay çözümler bulabiliriz. Ama insan mühendisliği, insanın bir bilgisayar gibi programlanması anlayışına dönüşmemeli. Çünkü kişisel gelişim alanında pek çok durumda insanlar için bir bardak su ile yutulabilecek basitlikte ilaçlar üretmek mümkün değildir. Bana sorarsanız doğru da değildir. İnsan makineleşmemeli; insan, kendisini farklılaştıran kimi gizemli özelliklerini yitirmemeli.

İnsanlar için tek ve standart çözümler olduğuna inanmıyorum. Bir toplum içinde yaşamanın aynılaştırıcı kuralları olmakla birlikte, her insanın kendi farklı doğruları olduğu kanaatindeyim. Bu doğrular, bir anlamda da onun farklılığının kanıtlarını oluşturuyor. Dolayısıyla seçilmiş bir insanla ilişkin konularla ilgilenirken, bir örnek olayın incelenmekte olduğumuz ayrıntısı gözden kaçırılmamalıdır. Özeli genelleştirmemek gerekir.

Nasıl ki, her birimizin farklı fiziksel ve ruhsal özellikleri var; benzer biçimde hepimizin kendine özgü bir yaşam biçimi var. Yanlışlar ve doğrular konusunda başka insanlara nasihat verebildiğimiz halde, sözü edilen hataları kendi yaşamımızda tümüyle sonlandıramıyoruz.

Sadece hepimizin kendimize özgü hatalarımız olabileceğini ve bunlara ilişkin farkındalık geliştirebileceğimizi, ama çözmenin hiç de söylendiği kadar kolay olmadığını vurgulamak istiyorum. Terzinin kendi söküğünü dikemediği gibi; başka insanlara yönelttiğimiz öğütlere karşın, kendi sorunlarımızla ‘gayet iyi ilişkiler içinde’ yaşamayı sürdürebiliyoruz. Böyle durumlarda öğütçülerin de başka öğütçülere ihtiyacı olabiliyor demek ki…

Her insan, bir yaşam birikimi ve deneyimi hazinesidir. Olumlu veya olumsuz her deneyim, bizim için ışık veren, aydınlatıcı bir rehber olur. Önemli olan, kendi yaşadıklarımızdan deneyimlerimizden doğru dersleri kendimizin çıkarabilmesi ve bu dersin değişime neden olabilmesidir. Eğer hocamızın söyledikleri, bizim daha iyi bir yaşama doğru yürümemiz için yardımcı oluyorsa, biz de onun hatalarını işaret edebilir ve ona katkı koyabiliriz. Bir başka Latin atasözü şöyle der: Labor omnia vincit (Israrlı çalışma, bütün güçlükleri yener).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi