
Gürcan Banger
İşgücü, Eğitim, Verimlilik ve Rekabet
İş-işletme dünyasında rekabetin küresel boyuta terfi ettiği bir çağı yaşıyoruz. Dünya ekonomik ve sosyal yaşamında bütünü etkileyen bir kırılma yaşanmadığı sürece rekabetin ölçeği ve pazarın yapısı küresel olmaya devam edecek. Küreselleşmeye paralel olarak işletmelerin yapısında da farklılaşmalar yaşanıyor. Takım çalışması, yatay örgütlenme türleri, bilgiye değer veren öğrenen örgütler, ağ yapıları vb. bu çağın işletmelerinin gündemini oluşturuyor.
Nitelikli İşgücü İhtiyacı
Girişimciliğin ortaya çıktığı ve imalatın önem kazandığı çağlardan itibaren işletmeler açısından sermaye ve teknolojiye erişim daima önemli oldu. Bir başka önemli üretim faktörü ise emektir. çağımızda nitelikli emeğe erişimin değeri genelde ekonomi, özelde işletmeler açısından giderek yükseliyor. Bir yandan gelişen teknoloji niteliksiz emeği yaşamın ve ekonominin sanayi dışında başka alanlarına göç etmeye mecbur bırakıyor. Diğer yandan yönetim, tasarım, ar-ge, ür-ge ve inovasyon gibi pozisyonlar ve roller için nitelikli işgücü talebi yeni iş modellerinin doğası gereği küresel ölçekte artıyor.
İşletmeye nitelikli işgücünü sağlamanın birinci adımı, kuruluşun iş süreçlerine, rol ve pozisyonlara uygun olarak insan kaynağının istihdamından oluşuyor. Bunun için iş modelinin, stratejik olandan operasyonele kadar süreçlerin ve faaliyetlerin tanımlanması, bunlara uygun rol ve pozisyonların belirlenmesi gerekiyor. Buna kurumsal yapının insan kaynağı boyutu diyebiliriz.
Küreselleşme ile birlikte bilginin miktarının, çeşitliliğinin ve ivmesinin arttığı Bilgi çağı’nı yaşıyoruz. Bilginin hızlı eskidiği ve yüksek hızla eskinin yerini yeninin doldurduğu bir çağda Endüstri çağı’nın ‘geleneksel veya demode okul’ sistemiyle yetinmek mümkün olmuyor. Genel anlamda emeği çağa uygun nitelikte tutabilmek için eğitimin yaşam boyu hale dönüşmesi gerekiyor. Bu durumun bilinçli veya belli belirsiz farkında olan işletmelerin kendi yapıları içinde yer alan emeğin yeni becerilerle donatılması için eğitim, danışmanlık veya tesis yatırımı yapıyorlar. İşletmelerin işgücünün niteliklendirilmesi yatırımları verimlilik ve rekabet üstünlüğü açılarından değerlendirildiğinde ise kuruluşlar arasında başarı farklılıkları gösteren sonuçlar izleniyor.
Başarısız örneklerin temelinde işletmecinin veya çalışanın iş kültürü zafiyetinin birinci dereceden etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok iş sahibi veya yönetici, çalışanların eğitilmesini gereksiz masraf veya iş zamanı kaybı olarak kabul ediyor. Gene işletmeden sorumlu olan kişilerin (iş kültürü ve teknolojideki gelişimleri yakından izlememelerine de bağlı olarak) vizyona ilişkin zayıflıkları eğitimin olumsuzlanması sonucunu doğurabiliyor.
Diğer yandan eğitimlere katılan kişilerin burada edindikleri bilgileri işe aktarmalarında da eksiklikler olabiliyor. Tüm bunlar yanında önemli bir nokta daha var. Bu da; eğitim programlarının sadece verimlilik artırmaya yönelik olmayıp, rekabet üstünlüğü adına işletmenin stratejik amaçlarına uygunluk göstermesidir. özetle; işletmede işgücünün eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle daha nitelikli hale getirilmesi faaliyetlerini hem verimliliğe hem de rekabet üstünlüğüne eklemlemek gerekiyor.
Strateji Konusu
Bir işletmedeki rol ve faaliyetleri stratejik ve operasyonel olarak ikiye ayırabiliriz. Operasyonel işler genelde her gün yapılır türdendir; operasyonel kararlar işletmenin bütününü ve geleceğini etkilemezler. Bu tür faaliyetleri iş süreçleri, prosedürler, talimatlar ve formlarla oluşturmak mümkündür. Ama iyi tanımlanmış ve uygulama açısından denetimli olmaları da önemlidir.
Buna karşılık stratejik karar ve faaliyetler işletmenin bütününü ve geleceğini etkiler. İşletmenin iş modelini ve yörüngesini etkiler; başarılı geleceğinin ya da başarısız sonunun oluşmasına katkılar yapar. Küresel özellikli Bilgi çağı’nda nitelikli işgücü ve buna bağlı olarak eğitim, işletme açısından stratejik önemdeki konular arasında yer alır. Bu nedenle işgücü, eğitim, verimlilik ve rekabet üstünlüğü bağlamına stratejik bir konu olarak bakmak uygun olur.
(Devamı var)