
Gürcan Banger
İşletme ve Dijitalleşme
çoğu zaman içerikleri olmayan veya boşaltılmış sözcüklerle yaşıyoruz. Dijital ve dijitalleşme sözcükleri iyiden iyiye günlük yaşamımıza yerleşti. Bilgisayarlar, cep telefonları, tabletler, taşınabilir bilgisayarlar, İnternet, sosyal medya ve daha pek çok vesile ile ‘dijitali yaşıyoruz’. Bu yüksek hızlı ve debili akışın içinde iş ve çalışma yaşamı da var. İşletmeler geleneksel iş yapış tarzlarından dijitale dönüşmek için bir çaba içindeler. Gazete manşetlerinde, TV kanallarında ve İnternet sayfalarında dijital sözcüğü içeren haberlerle daha sık karşılaşıyoruz. Her türlü dergide bu tür sözcükleri içeren yazılar var. Kitapçı raflarında da adında dijital sözcüğü yer alan –sayıları henüz pek fazla olmasa da– kitaplar görüyoruz. Yeterli bilgilenmenin olmayışı; yeni kavramların, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin eksik veya hatalı yorumlanmasına yol açıyor. örneğin bu yaşanan süreci, sadece bir teknolojik evrimleşmeden ibaret gören, yanlış algı sahibi önemli bir ‘teknik’ kesim var.
Bu arada büyüklü küçüklü işletmeler pazarda rekabet imkânlarını geliştirmek için daha dijital hale gelmek için acele ediyorlar. Buna karşılık dijitalin ve dijitalleşmenin özellikle iş ve çalışma alanlarında ne anlama geldiği konusunda yeterli açıklık ve bilgilenmenin olup olmadığı pek kolay olmayan bir soru olarak karşımızda duruyor. Bu konularda belli düzeyde bilgi edinmiş olan yöneticiler ise işletmelerinde dijital dönüşümü nasıl gerçekleştirecekleri sorusuna cevap arıyorlar.
Bazı işletme yöneticileri, mühendisler veya akademisyenler için dijitalleşme, teknolojiyle ve işletmenin teknolojik evrimleşmesiyle ilgilidir. örneğin ürün geliştiriciler, pazarlamacılar veya satışçılar için dijitallik olgusu, müşterilerle yeni tarzda, yoğun iletişim kurmanın yeni bir yoludur. Yönetim ve iş geliştirme danışmanları, işletmenin strateji uzmanları veya üst düzey yöneticiler için iş yapmanın tamamen yeni bir modelini temsil ediyor olabilir. Küreselleşme gibi bu çağın görkemli kavramlardan birisi olan “dijital” için bunlardan herhangi birinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz – nasıl ki, her birinin yalnız başına dijitali tam olarak tanımladığını söyleyemiyorsak…
Bir kavrama bu tür farklı bakış açıları, çoğu zaman değişim ve dönüşümden sorumlu olan kişileri harekete geçirir. çünkü bunlardan her biri; pazarda gözden kaçırılmış olan bir fırsata, işletmedeki bir eksikliğe veya zafiyete ya da kaynakların verimsiz kullanımına işaret eder. Ama dijitallik gibi büyük bağlamda, sadece özel konularda küçük ve yerel iyileştirmeler yaparak hedeflenen ‘büyük balık yakalanamaz’.
“Dijital dönüşüm” ise mutlaka dijital teknolojinin doğrudan kendisi ile ilgili olmayıp, dijital teknolojinin insanların geleneksel sorunlarını çözmelerine imkân sağladığı durumlarla ilgilidir. Dönüşüm aşaması, dijital kullanımların belirli bir alanda yeni türden inovasyon ve yaratıcılığı içsel olarak mümkün kıldığı anlamına gelir. Dolayısıyla dijital dönüşüm, sadece geleneksel süreç, yöntem, teknik ve araçların iyileştirilmesi anlamına gelmez. Daha dar anlamda ise dijital dönüşüm; hem işletmeleri hem de kamusal yönetim, bilim, kitle iletişimi, tıp, sanat, spor vb. gibi toplumun tüm kesimlerini etkileyen alanlarda kâğıtsız çalışma, dijital iş olgunluğu gibi kavramlara işaret edebilir.
İş-işletme ekosistemi açısından bakıldığında; “dijital” kavramına bir ‘nesne gibi bakmak’ yerine onu ‘bir şeyler yapmanın’ tarzı olarak görmek daha uygun olacaktır. İş-işletme ekosistemi açısından dijitalleşmeyi tartıştığımızda “değer (mal ve hizmet), değer yaratımı, müşteri, müşteri deneyimi, kurumsal yetenek, örgütsel yapılanma” gibi bazı çekirdek kavramlar dikkat çeker. Dijitalliğin bir işletmeye ve ekosisteme bu kavramlar üzerinden eklemleneceği öngörülebilir. Bu bağlamda dijitalliğin birinci etki alanının ‘sınırları zorlayan inovasyon niteliğinde değer yaratımı’ ile ilgili olacağı söylenebilir. Bu alan genel olarak yeni ürün ve hizmet geliştirilmesini öngörmektedir. Dijitalliğin ikinci etki alanı, ‘müşteri deneyimlerini zenginleştirecek süreçleri oluşturarak değer yaratımı’ olacaktır. Burada ise öncelikle ifade edil(e)memiş müşteri ihtiyaçları olmak üzere yeni ürün ve hizmet yaratım ve üretiminin yeni süreçler tasarlanmasıyla gerçekleştirilmesi söz konusu edilmektedir. üçüncü etki alan ise ‘tüm işletme yapısını desteklemek amacıyla temel yeteneklerin oluşturulması’ için dijitalliğin kullanımı olacaktır. Bu başlık altında fiziksel altyapı, kurum kültürü, insan kaynakları, sürekli eğitim gibi unsurlar düşünülebilir.
(Devam edecek)