
Gürcan Banger
İşletmede Maliyeti Yönetmek
İşletmenin dışında oluşan olumsuz şartlar nedeniyle maliyetin her zamankinden daha önemli olduğu bir zaman dilimindeyiz. Bu nedenle maliyet, fiyat ve kârlılık konusuna daha yoğun eğilmemiz gerekiyor.
Eğer piyasa fiyatı düzeyinde mal satmak istiyorsanız ve maliyetiniz rakiplere oranla yüksek ise bu durumda daha az kâr edeceksiniz demektir. Bu da hem sizin hem de çalışanlarınızın geçim düzeylerinizi etkilerken aynı zamanda işletmenin büyümesini olumsuz etkileyecek demektir. Daha düşük maliyetleri nedeniyle daha fazla kâr elde etme imkânına sahip olan rakipleriniz sizin pazar payınızı ele geçirecektir. Zaman içerisinde yüksek maliyetli işletmeniz hızla gerilerken rakipler çok yönlü olarak büyüyecektir.
Eğer piyasa fiyatını siz belirlemiyor ve yönetmiyorsanız, piyasada kalıcı ve sürdürülebilir olmak için en düşük maliyet konusunda lider olmanız şart değil. Ama her ürün ve hizmet bazında birim maliyetinizi piyasa ortalaması civarında tutmanız gerekir. Başarılı bir işletme yönetiminin şartlarından birisi maliyetleri hâkim olmak ve maliyetleri piyasa-sektör-teknoloji şartlarına uygun biçimde yönetebilmektir.
Maliyete Yakından Bakmak
Kriz ve darboğazlara karşı önlemler vesilesi ile kısaca tekrar edeceğim pazarlama zafiyetinden değişik vesilelerle söz etmiştim. Bir küçük işletmeyi ziyaret ettiğimde ve iş sahibi veya yetkilendirilmiş yönetici ile görüşülen konu pazarlamaya geldiğinde sıklıkla karşılaştığım bir cevap olur. Küçük işletme sahibine pazarlama konusunda ne yaptıklarını sorduğumda “Pazarlama yapmaya gerek yok; müşteri bizi bilir” gibi iş kültürü mantığından uzak bir cevap şaşırtıcı değildir.
Buna benzer bir davranış küçük işletmenin iş yapma biçimi ile de ilgilidir. İş sahibi iyileştirme ve geliştirme –dolayısıyla maliyeti azaltıp kazancı artırma– konusunda yapılan iş yapma biçimi değişikliği önerilerini “Biz şimdiye kadar hep böyle yaptık ve yaparız” gibi bir yaklaşımla karşılar.
çoğu zaman iş sahibi küçük işletmenin ekosistemindeki değişmelerin farkında olamadığı için kendi iş yapma biçiminin de değişmeyeceğini varsayar. Hâlbuki günümüz şartları başta maliyetler olmak üzere küçük işletmenin nabzını sürekli olarak elde tutmayı gerektiriyor. Böyle bir durumda ne yapılmalıdır?
“Genel giderler veya yönetim giderleri” olarak isimlendirilen maliyet, bir işletmenin kârlılığını etkileyen önemli kalemlerden biridir. Bu maliyet unsuru genel olarak iyileştirilecek maliyet bileşenleri arasında hak ettiği ilgiyi görmez. örneğin bir küçük işletmede genel giderlerin toplam maliyette yüzde 10’luk bir orana sahip olduğunu, işletmenin net kârlılığının ise yüzde 3 olarak gerçekleştiğini düşünelim. Genel giderleri yüzde 10’dan dokuza düşürmek kârlılığı yüzde 33 oranında artıracaktır.
Genel giderler konusunda netleşmek ve daha sonra iyileştirme yapabilmek için örneğin bir siparişin gelişinden müşteriye teslim edilip tahsilat yapılıncaya kadar olan iş sürecini ayrıntılı biçimde incelemek gerekir. Süreç boyunca oluşan maliyet bileşenlerini açığa çıkarmak toplam maliyeti, dolayısıyla genel giderleri iyileştirmek için fırsat yaratacaktır.
Telefon ve İnternet maliyetleri, kredi kartı aidatları ve geç ödeme faizleri sıklıkla gözden geçirilmesi gereken genel gider unsurlarıdır. Bu tür maliyet bileşenlerinin aylık olarak gözden geçirilmesi ve iyileştirme çözümleriyle gereksiz masrafların azaltılması gerekir. Dış kaynak kullanımı (outsourcing) yoluyla elde edilen ofis hizmetlerinin maliyetleri de maliyet azaltmaya konu olabilecekler arasındadır. Bu bağlamda dışarıdan alınan hizmetlerin aylık maliyetleri ile bir listesini yaparak başlanabilir. Daha sonra her maliyet kaleminin tedariki konusunda nasıl iyileştirme yapılabileceğine ilişkin yaklaşımlar yapılması, örneğin yeni teklifler alınması söz konusu olur.
(Devam edecek)