
Gürcan Banger
İstikrar ve Değişim
Covid-19 salgını; ne kadar uzun ve nasıl sürerse sürsün, ekonomik yaşam devam edecek. İnsanlar tüketmeye, işletmeler üretmeye devam edecek. Bizimkine benzer ülkelerde ekonomi, –çalkantı, kriz veya kaos anlamlarında– dalgalı bir deniz gibi alçalıp yükselmeye devam edecek. Bunun bir yönü, gelişen şartlarla birlikte piyasaların ve müşterilerin değişimi anlamına geliyor.
Değişken nitelikli piyasalarda işletmeyi etkileyen şartları tümüyle göz önünde bulundurmak iş sahipleri ve yöneticiler için hiç kolay değildir. Ürünler, hizmetler, müşteri beklentileri, rakiplerin davranışları, dağıtım kanalları veya teknolojiler biteviye değişmektedir. Bir istikrar belirtisi göstermeyen piyasa şartlarında doğru karar nedir? Değişen ekosisteme karşı nasıl davranmak gerekir? Ortalığın durulmasını beklemek mi uygun olur? İşletme mevcut çalışma tarzını sürdürmeli mi yoksa yeni bir yaklaşımla mı devam etmelidir?
Şartların işletme yöneticisini bir karara iteklediği durumlarda iki seçenek mevcut gibi görünür. Bunlardan birincisi; işletme şimdiye kadar denemiş ve başarmış olduğu iş modeli ile devam edecektir. Bu, risk içermeyen bir seçenek olarak görünür. Ayrıca başarı ile denenmiş olan modelden vazgeçmek, yöneticiye altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibi gelir. İkinci seçenek ise denenmiş modelden vazgeçerek yeni bir yaklaşımı tercih etmektir. Bu karar, devamında yeni riskler ve yatırım ihtiyaçları da getirebilir.
İşletme yöneticileri bir kriz oluşmadığı sürece eski tanıdık modelden vazgeçmezler; rahatlarını bozmak istemezler. Hâlbuki mevcut iş modeli geçmiş piyasa şartlarını ifade eden eski yıllarda yapılmıştır. Şimdi ise o modeli geçerli ve başarılı kılan şartlar değişmektedir. Muhtemelen İnterneti çok etkili ve verimli kullanan bir yeni girişim çok yakın zamanda bizim işletmenin pazarını acımasız biçimde didiklemeye başlayacaktır. Yeni teknolojiye yatırım yapmış ve sermaye olarak da güçlü bir başka şirket pazara giriş yaparak bizimkilerin cirosunu ve kârlılığını çok olumsuz biçimde etkileyecektir. Özetle; günümüzün dinamik piyasaları dün, bugün ve yarını aynı istikrar düzeyinde tutarak asla rahatlamamıza izin veremeyecektir. Artık değişim kaçınılmazdır; her işletme değişimi kendi içsel özelliklerinden biri haline getirmek zorundadır.
Piyasada her zaman rakiplerin boş veya eksik bıraktığı ya da yeterince kaliteli tatmin yaratamadığı alanlar vardır. Bunlar daima yeni iş ve kazanç fırsatları anlamına gelir. Bunları görebilmek için piyasanın işletmeler eko sisteminin dikkatli bir izleyicisi olmak gerekir. Diğer yandan işletmenin mevcut durumu (var olan iş modeli) ile söz konusu boşlukları doldurması mümkün olmayabilir. Böyle bir durumda iş modelini veya modeldeki unsurlardan bir kaçını değiştirmek üzere farklılaşma kararı vermek gerekir. Hiç kuşkusuz; değişimin yeni riskleri göğüslemek anlamına geldiği de unutmamalıdır.
Mevcut iş modeli ile devam etmek kararı, öz olarak kısa, belki orta dönemli kazancı sürdürebilme amacına yöneliktir. Diğer yandan İş modeli ölçeğinde bir değişim kararı uzun vadeyi güvende altına almayı hedefler. Kısa vadeli istikrar ve uzun vadeli sürdürülebilirlik arasında karar vermek, iş sahibi veya üst düzey yönetici için kolay bir süreç olmaz. Ama gerilimi aşmanın doğru cevabı da bunlardan birini seçmek değildir.
Yakın veya uzak vadelerden birini seçme yaklaşımı, işletme stratejilerini tek odaklı olarak kurgulamak anlamına gelir. İşletme için verilecek kararlar yakın veya uzak bakış açılarından birini temel alsa bile kararın oluşturulmasında diğer seçenek aynı derecede etkili olmalıdır. Böyle bir yaklaşıma “iki odaklılık” diyebiliriz. Bu durum, bir yöneticinin yakın vade ve uzak vade isimlerine sahip iki oyunu aynı anda oynaması olarak da ifade edilebilir.