İYİ Parti Masalı…

Bir varmış bir yokmuş.

İYİ adında zamanında güçlü denilebilecek bir parti varmış.

Güçlü olması muhalefetin azlığından yakınıldığı bir dönemde MHP’den kopmayı başarabilmiş, özgürlüğünü ilan etmiş ve isyan bayraklarını çekebilmesinden ileri geliyormuş.

Hatta bu güçlü tavrı nedeniyle diğer muhalefet kanadından bile kendisine destek atakları başlamış.

AK Parti’ye meydan okuyan dik bir profil de çizmiş bir dönem…

İsminden olsa gerek bu partiye üye olan herkes İYİ bilinirmiş.

Gel zaman git zaman bir değişmiş teşkilat.

Özellikle seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte enteresan bir yol haritası belirlemiş.

Hatta bir yol haritasının olmaması partinin boş kalmasına sebep olmuş.

Bu boşluğu yakalayan zenginler de içeri dalıvermiş ansızın…

Boş koridorlarda top koşturmaya başlamış.

Güçlü bir profil çizen hatta devrim yaparak yeni bir oluşum sağlayan bizim üyeler ise suskunlaşmış, hiç sesleri çıkmaz olmuş, gözlerini kapamış.

Görmez olmuşlar olanı biteni…

Gördükleri de varmış ancak aynaya baktıklarında duyacakları vicdan azabından olsa gerek bazı durumlarda kör taklidi yapmaya başlamışlar.

Bir süre sonra iyice haddini aşmış İYİ’ler.

Dikkat çekmeye başlamışlar, kızdırmaya başlamışlar diğer iyileri…

Yapılanlar görünür olmuş.

Hatta bir gazeteci varmış.

Sürekli uyarmış, yangın çıkacak demiş, kendinize gelin demiş hatta öncesinde zenginlerin mekanı oldu haddinizi bilin bile demiş ama onlar gazeteciyi kötü, zenginleri iyi bilmiş.

Çünkü para her kapıyı açan sihirli bir anahtarmış.

Sanmışlar ki bu anahtarı ele geçirince büyük bir makama ulaşacaklar.

Olmamış.

Bunu anlamaları da zaman almış.

İlk darbe ilk zenginden gelmiş.

Yok oluşlarının da ilk hamlesi aynı zamanda…

Kendi elleriyle teslim ettikleri anahtarla birlikte…

Ansızın çekip gitmiş bir gün…

Arkasına bile bakmadan…

Açıklama dahi yapmadan…

Sonra ikincisi, sonra üçüncüsü, sonra dördüncüsü…

Bir zincirin halkaları gibi birer birer çekip gitmişler…

Çünkü para parayı çekermiş…

Bir gün parti bomboş kalmış.

Koridorlar ıssız, duvarlar sessiz…

Zenginler uğramaz, para babalarının ilgisini çekmez olmuş.

Ses boşluktan koridorda yankılanıyormuş.

Eski ışıltısı yokmuş, meğer ona ışıltı katan gösterişmiş, şatafatmış…

İYİ’ler de eskisi gibi İYİ değilmiş.

Çünkü hayalleri uğruna zenginlere kapıyı açanlar kendi hayallerinin enkazında kaybolmuş.

İşte o zaman anlamışlar ki…

İYİ’lik neydi?

İYİ’lik emekti…

Uçuşan yaprak
Boş bir salıncak
Senden başka
Yok hiç kimse
Düşerim dara
İçim yara...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Özge Zaim Arşivi