İyi Şeyler, Kötü Şeyler



Beyaz siyahla, aydınlık karanlıkla, barış savaşla, iyilik kötülükle ve gülün cazibesi diken ile birlikte var. Bu, anlamlandırma gücümüzün yol verdiği bir sonuç olarak doğal bir kural adeta… Seçerken aynı zamanda seçmediklerimizden vazgeçmiş oluyoruz. Bir fırsatı değerlendirmek için başkalarını görmezden gelmemiz gerekebiliyor. Herhangi bir tek ve eşsiz anı gerçek anlamda iki güncel işi birden yaparak geçiremiyoruz.

Farklı faaliyetleri iç içe sokmaya çalıştığımızda odaklanmamızda, verimlilik ve etkililiğimizde sorunlar oluşuyor. Bir ‘şeyi almak’ için bir başkasından feragat etmek kaçınılmaz oluyor. Bu durumun nedeni, kimi zaman yarısı dolu bardağı yarısı boş olarak kişisel algılamamızdan bazen de denetlememiz mümkün olmayan dışımızdaki faktörlerden kaynaklanıyor.

Kişisel kariyer düzeyinde bir örnek üzerinden gidelim. Yüksek kazançlı bir iş arıyorsunuz. Bir firma tarafından bu talebinize uygun teklifi kabul ettiğinizde, haftanın bazı günleri 1-2 saat fazla çalışmanız gerekecek. Pek çok hafta sonunu şirketin işleri nedeniyle işletmede veya seyahatte geçirmek zorunda kalacaksınız. Yüksek ücreti daha ‘mutlu’ bir yaşam için istediğiniz halde, bu kazanç için daha fazla çalışmanız gerekiyor ve size ‘mutluluk’ vereceğini düşündüğünüz faaliyetleri yerine getiremiyorsunuz.

Bir küçük veya orta ölçekli işletme sahibi olduğunuzu düşünelim. Bir büyük sanayi şirketinin tedarik zinciri içinde yer alabilirsiniz. Düzenli ödeme güvencesi olan bu şirketin ana ürünlerinin bazı parçalarını yüksek miktarlı, ama düşük kâr oranı ile üretebilirsiniz. Düzenli nakit akışı kendinizi ‘iyi hissetmenize’ neden olacaktır. Diğer yandan bu katma değeri düşük fason çalışma biçimi bir süre sonra uyuşturucu etkisi yapacak ve hiçbir zaman kendi markalı ürününü yapan bir işletme haline dönüşemeyeceksiniz. Nakit akışı riskleri yaşamamak için yan sanayi işletmesi olmayı tercih ettiniz, ama bu seçimle risk alarak kendi ürününü imal eden ve büyüme potansiyeline sahip bir geleceğin şirketinden vazgeçtiniz.

Kimi zaman ‘garip’ neden veya düşüncelerle ufku ve şartları yeterince analiz etmeden rasyonel gözükmeyen, aceleci tercihler yaparız. Bu tür seçimlerin sonuçlarını –zamanında yeterince ve uygun biçimde irdelemediğimiz için– ancak yaşamaya başladıktan sonra veya işin sonunda kavrarız. Ulaştığımız noktada bardağın boş tarafı, dolu kısmını görmemize engel olmamalıdır. Bir deneyim yaşadık. Bundan çıkaracağımız dersler var. Yaşayacağımız her an, –şartlar aralarından ancak birini seçmemize izin verse bile– daha etkili ve verimli, yeni seçimler yapmak için bize fırsatlar, imkânlar ve ihtimaller sunuyor.

Kurumsal işletmelerde önceden düzenlenmiş yönergeler, prosedürler ve talimatlar benzeri dokümantasyon geliştirilmiştir. Bunlar hangi operasyonel işin nasıl yapılacağı yanında acil veya beklenmedik durumlardan ne şekilde davranılacağını anlatır. Olağandışı durumlar için önceden önlemler düşünürseniz, olayın meydana geldiği zor şartlarda düşünmek zorunda kalmaz ve karışıklığın önüne geçme ihtimalini yükseltmiş olursunuz.

Karışıklık, dağınıklık ve karmaşa kişinin zihinsel becerilerini etkili ve verimli kullanmasını engelleyen durumlardır. Fiziksel karışıklık, büyük ihtimalle zihinsel dağınıklığın da davetçisi olur. Bu nedenle verimli olmak isteyen kişinin kendisine düzenliliği sağlayacak olan basit ve küçük sistemleri kurması ve işletmesi yararlıdır. Bunu söylerken aşırı düzenciliğin ve katı detaycılığın karışıklık ve dağınıklık ile aynı derecede zararlı olabileceğini de hatırlatmam gerekir.

Konunun özü şudur: Mekânsal ve fiziksel düzenlilik, zihinsel düzenliliğin –dolayısıyla verimliliğin– ön şartıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi