Kahraman veya Liderin İyisi - Kötüsü

Bilgeliği, erdemi, ahlaki yapısı, deneyimi, bilgi birikimi ve bir takımla çalışma konusunda yetkinliği olan liderler var. Böyle bir liderin genelde ayrımcı olmayan, demokratik özellikler taşıdığını görüyoruz. Yaptığı her işte kendi çıkarlarından önce toplumun, halkın yararlarını düşünen liderlerin çok daha fazla mutluluk yaratılmasına vesile olduğunu biliyoruz.


 


“önce ben” ya da “en çok ben” saplantısından kurtulmuş liderlerin kendilerini halk içinde eritebilmiş, gerçekten samimi olmayı başarmış örnekler oluşturduğunu izliyoruz. Bir parti genel başkanı için de böyle; bir şehrin belediye başkanı, bir sivil toplum kuruluşu başkanı veya şirketin üst düzey yöneticisi için de…


 


Bir insanı tanıyıp bilmenin farkındalık noktası, o kişinin kendi çıkarına yönelik bir yararın ortaya çıktığı andır. Bu nedenle; bir ilişkinin sağlık durumunu böyle bir anda sınamak gerekir. çünkü çıkar söz konusu olmadığında, türü ne olursa olsun bir ilişkiyi sürdürmek daha kolaydır.


 


Taraflardan birisinin çıkarı gündeme geldiğinde; istismardan kandırmacaya, kötü niyetten rant amaçlı kullanmaya kadar her yol mubah olmaya başlar. Böyle bir durumda yapılmayanlar yapılıyormuş, yapılanlar ise yapılmıyormuş gibi gösterilme gayreti içine girilir.


 


Geleneksel siyasetçi, yukarıda özetlediğim sürece en iyi örneklerden birisini oluşturur. Siyasetçi, son seçimden bu yana aklına bile getirmediği kişi ve kesimleri hatırlamaya, kapısını çalmadığı kuruluşların bir ihtiyaçları olup olmadığını sormaya veya göz ardı edilmiş sorunlara çözüm bulmaya gayretli imiş gibi görünmeye başlar. çünkü ortada bir çıkar söz konusudur; yeniden iktidar için oy isteme zamanı gelmiştir. Böyle bir anda vatandaş için doğru soru şudur: “Bugüne kadar beni hatırlamayan, aradığımda görüşemediğim, karşılaştığımda ağzımı açtırmayan bu kişi, şimdi neden bana yakın davranmaya çalışıyor?”


 


Rus romancı Dostoyevsky,  “İnsanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman, ayrılmalarına yakın zamandır” diyor. Bir benzetme yaptığımızda; bir geleneksel siyasetçinin veya bir dönem önce seçilerek makam sahibi olmuş kişinin konumu bu sözlere gayet uygun düşer. Gerçekten seçim dönemi, geleneksel siyasetçi için iktidardan ve ranttan ayrılma ihtimalinin arttığı bir zamandır ve siyasetçinin bu dönemdeki değişen davranış modeli dikkatle izlenmeye değerdir.


 


Siyasetin bir endüstri haline geldiği günümüzde siyasal seçim sürecinin, bir ‘iyi adam’ seçme dönemi olmadığını fark etsek iyi olacak. Seçimde; ‘kendi keyfince kurtarışlar yapan gücün simgesi’ kahramanı bulmak yerine; dürüstlük, saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık ve vatandaşı birincil derecede önemseme konusunda ipuçları veren ama her şeyden önemlisi denetlenebilir ve yönetişime yakın olanı bulmak; diğer yandan da bunu sağlamaya yatkın yönetim mekanizmalarını geliştirmek zorundayız.


 


Farklı bir ‘iyilik – kötülük’ bakışı da geliştirebiliriz. örneğin klasik felsefenin ünlü düşünürlerinden Platon, “İnsanları, egemen oldukları zamanlarda denemelidir. çünkü kötünün kötülüğüyle, iyinin iyiliği o zaman ortaya çıkar” der. İktidarın en önemli özelliklerinden birisinin insanın içindeki açgözlülüğü, doymazlığı ve hırsını ortaya çıkardığı konusunda kuşkum yok. Ama kimi zaman bu kötü nitelikler, bir perdenin arkasına gizlenmiş olabiliyor. Gerçeği görmek için bu perdeyi çekip kaldırmak gerekiyor. Bunu yapmak için uygun zamanı kaçırmamak ise önümüzde bir görev olarak duruyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi