Fatma Yüzer Deniz

Fatma Yüzer Deniz

Kendimize Dönmek Zamanı

Günümüz dünyası, sürekli koşuşturan ve bir hedefin peşinden yorulmak bilmeden mücadele eden insanlarla dolu. Toplantılarda, sokakta, iş yerinde… Hemen her yerde rastlıyoruz onlara. Bu insanlar kendilerini öyle bir çerçeveye oturtmuşlar ki, durmaları ya da soluklanmaları neredeyse imkânsız. Çalışmak, mücadele etmek, tabii ki hayatın bir gerçeği. Ama ya bunun ötesi?

Bazı insanlar için başarı artık bir yaşam biçimi değil, bir hayatta kalma güdüsüne dönüşmüş durumda. Öyle ki, hedeflerine ulaşmak için önlerine çıkan herkesi küçümsemek, yerlerinden etmek ya da göz ardı etmekten çekinmiyorlar. Rekabet, onları bir tür varoluş savaşı içinde esir almış. Maalesef, bu kişiler bazen toplumun önemli pozisyonlarına yerleşiyor. Çoğumuz böyle insanlarla mutlaka karşılaşmışızdır: Sürekli eleştiren, herkesin "gözünün üstünde kaşı var" demekten çekinmeyen, yıkıcı bir tutumla etraflarını zedeleyen toksik kimlikler.

Bizi Aşağı Çekmeye Çalışanlar Aslında Ne Anlatır?

Bu tür insanların bir ortak noktası var: İçsel huzurlarını yitirmiş olmaları. Kendi mutsuzluklarını, çevrelerindeki güzellikleri kıskanarak ve başkalarının başarılarına gölge düşürerek örtbas etmeye çalışırlar. Ancak kötü bir haberim var: İç huzuru olmayan biri, dışarıda ne kadar "başarılı" görünürse görünsün, asla gerçekten mutlu olamaz. Rol yapmak, hedeflere ulaşmak, alkışlar arasında kaybolmak… Hiçbiri o içsel boşluğu dolduramaz.

Bu noktada iş bize düşüyor. Bu tür toksik kişiliklerin bizi demoralize etmesine izin vermemek, kendi içsel gücümüze dönerek onların enerjilerinden sıyrılmak, bizim elimizde. Hayatta en büyük savaşlardan biri, kendimizi başkalarının negatif etkilerinden korumak ve kendi değerlerimize sıkı sıkıya tutunabilmektir.

Kendi İçsel Gücümüze Dönmek

Peki, bunu nasıl başarırız? İlk adım, bu insanlara ve onların bize sunduğu zıtlıklara farklı bir gözle bakmayı öğrenmek. Belki onlara teşekkür bile edebiliriz. Çünkü onların varlığı, bize kim olduğumuzu hatırlatır; bizi, kendi içsel gücümüze sahip çıkmaya davet eder.

Meditasyon, derin düşünme ya da sadece kendimize ayıracağımız birkaç dakikalık sessizlik, bizi bu kaostan uzaklaştırabilir. Kendimize şunu sormak önemlidir: "Bu negatif enerjiler beni etkileyip iç huzurumu bozabilir mi, yoksa bu bir öğrenme fırsatı mı?"

Zıtlıklar ve engeller, bizi büyütür. Onlar sayesinde kim olduğumuzu, neye değer verdiğimizi daha iyi anlarız. İçimizdeki mutluluk, hiçbir dış faktöre bağımlı olmadan kendi köklerimizden filizlendiğinde, bu tür toksik enerjilere karşı kalkanımız güçlenir.

Rekabet Yerine Anlamı Seçmek

Hayat bir yarış değil, bir yolculuktur. Bu yolculukta, başkalarının varlığı bizim hızımızı ya da yönümüzü belirlememeli. Rekabetin, başarı hırsının, sürekli bir adım önde olma çabasının ötesine bakmak gerek. Çünkü gerçek başarı, dış dünyada değil; içimizde yaşadığımız tatmin duygusunda saklıdır.

Unutmayın, mutlu insanlar başkalarını küçültmeye çalışmaz. Güzel bir enerji yayıp ilham verirler. Eğer etrafınızdaki toksik kişiliklerden yılmadan kendi yolunuzu çizerseniz, siz de çevrenize ışık saçabilirsiniz.

Kendinizi bulacağınız, iç huzurunuzla var olacağınız o yolda yavaşlamaktan korkmayın. Bazen durup nefes almak, en hızlı adımlardan daha güçlü bir ilerlemedir. Ve unutmayın: Hayat, kendi ışığını keşfedenlere parlamayı vaat eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Yüzer Deniz Arşivi