Kendisini ‘’genel başkan’’ değil de ‘’partinin sahibi’’ zannediyor

CHP kurultayı bu haftanın sonunda…

4 Kasım Cumartesi günü genel başkan, 5 Kasım Pazar günü de parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu seçimleri yapılacak.

Genel başkanlık için 2 aday var.

Birisi mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu…

2010 yılında Genel Başkan oldu…

O günden bugüne kadar çok sayıda seçim ve oylama oldu.

Aralarında Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığı tek seçim yok.

Tüm seçimleri kaybetti.

Buna karşın görevden ayrılmayı aklının ucundan bile geçirmedi.

Ağır yenilgiler sonrasında bile ‘’bir başarı hikayesi’’ yazmaya çalıştı.

Son yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinde alınan sonuçlar da ortada…

Milletvekilliği genel seçimlerinde CHP’nin aldığı sonuç için ‘’yenilgi’’ tanımlaması çok hafif kalır…

‘’Hezimete uğradı’’ dense yeridir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, Recep Tayyip Erdoğan açısından kaybetme olasılığı en fazla olan seçimdi.

Onun içindir ki, daha önce ısrarlara rağmen aday olmayan Kemal Kılıçdaroğlu, bu kez tüm itirazlara karşın kendisi aday oldu.

Sonuçta kazanan yine Recep Tayyip Erdoğan oldu. Kemal Kılıçdaroğlu, kazanma olasılığı yüksek bir seçimi kaybetti.

Seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra ‘’istifa etmesi’’ bekleniyordu.

Ama ne gezer…

İstifa etmediği gibi ağır seçim yenilgilerinin sorumluluğunu da üstlenmedi.

Kendisini hala ‘’başarılı’’ bulabiliyor ve görevi bırakmayı aklının ucundan bile geçirmiyor.

Şimdi yeniden aday…

Genel Başkanlığı neden bırakmıyor?

Bu soru kendisine yine yöneltildi.

Verdiği yanıt daha öncekilerden farklı değil…

’Neden’’ sorusuna karşılık olarak diyor ki;

‘’Gemiyi limana güvenli bırakmak için. Bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrata devredeceğim.

CHP’nin yüz yıllık birikimini sürdürmemiz lazım. İmbikten süzülen bir birikim.’’

Dedikleri böyle…

Şaşırmamak elde değil…

Evet, CHP 100 yıllık bir parti…

Kemal Kılıçdaroğlu bunu söylüyor da CHP’yi ‘’100 yıllık bir parti’’ olarak değil de ‘’kendisini şirketi’’ imiş gibi görüyor.

CHP genel başkanını belirleme yetkisine sahip tek organ var.

O da kurultay…

Kemal Kılıçdaroğlu, her şeyden önce CHP’nin en üst organı olan kurultaya saygısızlık ediyor.

Saygısızlığı yalnızca kurultay ile sınırlı da değil…

Göreve geldiği günden bu yana yapılan tüm milletvekilliği genel seçimlerinde milletvekili adaylarının kendisi belirledi.

Aynı şekilde tüm yerel seçimlerde belediye başkanı adaylarını belirleyen de yine o oldu.

Onların yanı sıra parti meclisi üyeleri ile merkez yönetim kurulu üyeleri de yine onun tarafından belirlendi.

Geçmiştekiler şöyle dursun, şu an görevde olan genel başkan yardımcıları var. Onları da yine Kemal Kılıçdaroğlu belirledi.

‘’Görevi bırakacağım kimse yok’’ anlamına gelen sözleriyle hepsine de saygısızlık ediyor.

Son derece yanlış ve ‘’arızalı’’ bir anlayış…

Kendisinin hangi konumda iken nasıl genel başkan olduğunu çoktan unutmuş…

Tek adamlığın ötesine geçerek, kendisini ‘’partinin sahibi’’ zannediyor.

Bu, CHP gibi 100 yıllık bir partinin sineye çekeceği bir anlayış değil…

Sineye çekmeyeceğe de benziyor.

Genel Başkanlığa talip olan bir isim daha var.

O da Grup Başkanı Özgür Özel… Değişim grubu tarafından destekleniyor.

‘’Ben değil biz’’ diyerek çalışmalarını sürdürüyor.

Kazanma olasılığı yüksek…

Bunu Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi de görüyor.

Onun için ‘’imza toplamak’’ için yoğun çaba harcıyorlar…

Kemal Kılıçdaroğlu hep ‘’ ben aday olmak için çaba harcamadım, aday gösterildim’’ deyip duruyor ya…Gerçek tam tersi…

Aday olmak, yeniden seçilmek için bizzat kendisi yoğun çaba harcıyor.
Kurultay delegelerine mektup bile yazdı.

Bunlar bir genel başkanın yapacağı işler değil…

‘’Genel başkan ağırlığı’’ diye bir şey var.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptıkları her şeyden önce bu ağırlığa yakışmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Vedat Alp Arşivi