Kentlilik Bilinci - 1

 


 


Geçtiğimiz pazar günü, bazı sivil toplum kuruluşları çatısı altında gönüllü vatandaşlar yerel yönetimlerinde katılımıyla “Dünya Temizlik Günü” vesilesiyle kentin değişik yerlerinde çöp toplayıp temizlik yaptılar. Sivil bilinç açısından saygıyla karşılanması gereken bir eylem türü olarak kabul ediyorum.


 


Aklıma şöyle sorular geliyor: O temizlenen yerler bu hafta sonu ne halde olacak? Bu eylemden kenti temiz tutmak adına kendine ders çıkaran ‘kentte yaşayanlar’ oldu mu? Bu eylem vesilesiyle bir davranış değişikliği oldu mu? Eyleme katılanların doğru ifade ettikleri gibi; bu tür eylemin amacı, kentte yaşamayı özümseyememiş olanlarda bir zihinsel ve davranışsal değişim yaratmak olmalı… Bir başka deyişle, kent mekânlarında yaşayan (veya kenti kullanan) kişide kentlilik bilinci değişmediği sürece her durumda saygı duyulması gereken bu eylem, bir yerel yönetim hizmetinden öteye geçemez.


 


Kent; tarihin farklı dönemlerine ait fiziksel, sosyal ve kültürel katmanların üst üste kurulması sonucu oluşan fiziksel, mekânsal ve sosyal bir ortamdır. Kent, sadece fiziksel mekânlar toplamı değil; fiziksel, sosyal ve ekonomik değerler bütünüdür. özetle; kent, insan tarihinin farklı bir aşamasına işaret eder.


 


Kentlerin kuruluşu, uygarlık tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. Kentlerle birlikle yeni yoğunlaşmaların ve mekânların ortaya çıkması yanında yepyeni ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal ilişkiler oluştu. Muhtemelen kentlerin oluşumu ile bu değişim iç içe; bazı durumlarda neden kimi durumlarda ise sonuç ortaya çıktı.


 


Kent, onu oluşturan fiziksel, sosyal ve ekonomik değerlerin fiziksel mekândaki anlatım aracıdır. Kentlilik; bireylerin (hatta kurum ve kuruluşların) kentte yaşamanın gerektirdiği koşul ve normları anlamış, özümsemiş ve benimsemiş olmalarıdır.


 


Kentlilik bilinci, kentte yaşayan bireylerin (keza örgütsel yapıların) kente özgü tutum ve davranışlar sergilemeleri, birer kentli birey, aktör veya paydaş olduklarının farkında olmaları ve buna uygun davranmaları anlamına gelir. Kentlilik bilinci oluşumunun başlıca koşulu, bireylerin yaşadıkları kent ile (kentteki diğer bireyler, kurumlar ve kuruluşlar ile) anlamlı, güçlü ve sürdürülebilir bağlar kurabilmeleri ve kendilerini yaşadıkları kentin bir parçası gibi hissetmeleridir.


 


Sosyal göç veya diğer sosyo-ekonomik değişimler nedeniyle kentlerde farklı sosyal sınıflar arasındaki fiziksel ve sosyal sınırlar belirginleşmektedir. Sonuçta; kolektif kent kültürünün oluşması gerçekleşmemektedir.


 


Kolektif kent kültürünün oluşmaması kentli bireyin ve kentlilik bilincinin oluşmamasına yol açan önemli faktörlerden biridir. Kentte yaşayanların kentlilik bilinci geliştirebilmeleri için, öncelikle kentsel yaşam kültürünün oluşturulmasına, bireylerin sosyal ve kültürel anlamda eğitilmelerine, kent kültürü edinmelerine gerek vardır.


 


Kentlilik bilincinin oluşumu için üç temel yaklaşım öngörülmektedir: 1- Kentin tarihi ve kültürel değerlerinin farkına varmak, 2- Kentin fiziksel, kültürel ve sosyal (sürdürülebilir) dönüşümünü gerçekleştirmek, 3- Kente aidiyet duygusunu hissederek kenti sahiplenip korumak…


 


(Devamı var)


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi