Kentsel Ekonomik Büyümenin Anahtarları



Kentler arası rekabeti olumlu veya olumsuz yönlerden yorumlayanlar var. Tartışmanın her iki kanadının da haklı yönleri olabilir. Ama kesin olan bir nokta şu ki; küreselleşme adını verdiğimiz olgu, bizim niyetimizin ve duygularımızın dışında olacak biçimde kentleri öne çıkarıyor ve bir kentsel rekabet sürecine itekliyor. Bu yarışın dışında kalanlar hızla eriyip yok oluyorlar. Bu nedenle yaşadığımız kentin ölçeği, küresel rekabet şartlarına uygun olmasa bile bu durumu dikkate almak ve ona göre davranmak zorundayız.

Günümüz kentlerinin gündem konularının başında ekonomik büyümenin anahtar alanlarını bulmak ve bunlarda gelişme sağlayabilmek geliyor. Dünyada ekonomik değişime uğrayan kentlere göz attığımızda; dikkatimizi çeken unsurların başında o kentin ‘girişimcilik’ özelliği geliyor. ‘Bağlantılılık’ olarak ifade edebileceğimiz olgu ise gene önemli konulardan birisi olarak dikkati çekiyor. Bağlantılılık, ilgili kentin ulaşım (lojistik) ve iletişim olanakları ile başka ekonomi odakları ile bağlantıyı ve buna ilişkin altyapıyı ifade ediyor.

çağın en değerli kavramlarından birisi olan ‘sürdürülebilirlik’, kentler için de geçerli olmak zorunda. Bir başka deyişle; bir kent ekonomisi, kendi değişiminde ve rekabet şartlarında sürdürülebilirliği sağlamak zorunda… Bir kent ekonomisinin ‘sürdürülebilirlik’ özelliğini sınamak istersek; ekonomik krizler karşısından neler kaybettiğini ya da hangi alanlarda sağlam kaldığına bakarak bir sonuca oluşabiliriz.

Dünya deneyimi, kentlerin farklılaştığı kavramlardan bir diğerinin ‘çekicilik’ olduğunu gösteriyor. çekicilik özelliğine sahip kentlerin diğerlerine oranla daha nitelik ekonomik gelişim süreci yaşadığını ve daha olumlu sonuçlar aldığını ortaya koyuyor.

Bu kısa özette son olarak; nitelikli bir kentin ‘kapsayıcılık’ özelliğinden söz etmek isterim. Bu kavramın yorumunu tam istihdamı hedeflemekten o yerleşimde yaşayan insanların kentin tüm olanaklarından adil biçimde yararlanmalarına kadar uzayan biçimde yapabiliriz. Eğer kent, bir sistem olarak bazı kesimlere ve topluluklara karşı ayrımcılık yaparak onları ekonomik ve sosyal yaşamın dışında tutmaya ‘çalışıyorsa’, bu durum o kentin ‘kapsayıcı’ olduğunu söylemek mümkün değildir.

Girişimcilik, bağlantılılık, sürdürülebilirlik, çekicilik ve kapsayıcılık olarak özetlediğim bu kentsel niteliklere ilişkin birkaç not daha verebilirim. örneğin; girişimcilik özelliği yüksek olan bir kentin bunu yüksek katma değer üreten, muhtemelen ileri teknoloji içeren bir mal ve hizmet üretim yapısı ile gerçekleştirmesi beklenir. Benzer biçimde; girişimci bir kentin her kademede nitelikli iş gücüne sahip olması ve iş yapma süreçlerinde rekabet edebilir maliyet avantajları bulunması gerekir. Bu bağlamda her düzeydeki eğitim – öğrenim kurum ve kuruluşlarının, kentin nitelikli iş gücü ihtiyacına uyarlanmış bir yaklaşım göstermeleri de önemlidir.

Sürdürülebilirlik özelliğine sahip bir kent; üstün yaşam kalitesi örnekleri sergiler. Toprak ve mekân kullanımında verimliliği gözetir. Nitelikli iş gücünü ve katma değerli turisti çekme özelliği gösterir. Aynı zamanda kentin yaşam çevresine verilen zararların en aza indirilmesine özen ve çaba gösterir. Kent içinde ulaşılabilirliğin düzenli bir trafik akışı ve altyapısı ile sağlanmasını da bu çerçevede düşünmek gerekir.

Sürdürülebilirliğin bir diğer yansıması kendini o yerleşimde iş yapan ekonomik işletmelerin yapısından gösterir. Firmaların yaşam süresi, sürdürülebilirliğin göstergelerinden birisidir. Aynı şekilde yerel ve bölgesel firmaların krizlere karşı dayanıklılığı ve yıllar içinde gösterdikleri ekonomik büyüme (küçülme) de incelenmelidir. Buradan kentsel sürdürülebilirlik konusunda önemli ipuçları elde edilebilir.

önümüzdeki hedef, kenti kalabalıklaştıran çekiciliği başta ekonomik olmak üzere kentin diğer alanlarına ve fonksiyonlarına yaymaktır. Benzer biçimde kentin ekonomik ve sosyal yaşama yeterince dâhil olmamış kesimlerini kazanmak da hedeflerimiz arasında olmak zorundadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi