Keyifsiz Düşünmek

Keyifsiz düşünme… özelliklerini tel tel ayırmak kolay değil. Düşünme kişiliğinin bir türü var ki; genelde olumsuz bakışlılar, kötümserler ve tatminsizlerde bulunur. İsterseniz buna genel bir isim verip ‘keyifsiz düşünme kişiliği’ diyelim.


 


Bu tür bir düşünme tarzına sahip olan bireyler yaptıkları hiçbir işi beğenmezler. Hangi düzeyde olursa olsun yapılan hiçbir faaliyet onlar için bir başarı anlamını taşımaz. Adeta ruhsal ve zihinsel dünyalarında asla dolmayan bir kara delik vardır. Ne yaparlarsa yapsınlar anlamsızdır. Muhtemelen tanımlayamadıkları ‘başarıya’ ulaşmak için her zaman eksik olan bir şey vardır. Eldekiler yetersizdir, kötüdür, zayıftır. Bunlara bakarak kendilerini diğer bireylerden daha alt seviyede ve eksikli hissederler. Bundan dolayı şikâyetlere asla bitmez. Kararsız, tedirgin ve mutsuzdurlar. Bu genel durumun mal mülk sahibi olmakla bir ilgisi yoktur; çünkü sözünü ettiğim ‘kara delik’ (boşluk) asla tatmin edilemez. Keyifsiz düşünme kişiliğine yakın çevrenizden sosyal medyaya kadar insanın var olduğu hemen her alanda rastlayabilirsiniz.


 


Neden?


Keyifsiz düşünme kişiliğini tanımanın bazı ipuçlarından söz edebiliriz. Kendinizi objektif değerlendirmeyi başarabilirseniz bunlardan bazılarını kendi düşünce sisteminizde ve yaşamınızda da bulabilirsiniz.


 


Keyifsiz düşünme tarzının ilk belirtisi gerginliktir. Bu gergin olma hali bireyi fiziksel olduğu gibi zihinsel ve duygusal yönden de etkiler. Benzer bir gerginlik durumunu neredeyse her gün ve gün boyunca (sıkça söylendiği gibi 7x24) yaşayanların keyifsiz düşünme kişiliğine sahip olduklarını öngörebiliriz. Bu tür bireyler gün boyunca olumsuz ve can sıkıcı bir olayın gerçekleşeceği beklentisi içinde olurlar. Muhtemelen gerginliklerinin altındaki neden de budur.


 


Bireyin sahip olabileceği iki ‘kötü’ kalıp var. Bunlardan birincisini ‘ben kalıbı’ olarak ifade edebiliriz. Böyle ‘kalıplanmış’ bireyler dünyaya, çevrelerine ve yaşama ‘ben’ penceresinden bakarlar. İkinci tip ise ‘sen’ kalıbıdır. Bu kalıba sahip bireyler kendilerini sürekli olarak başka bireylerle karşılaştırırlar. Tahmin edebileceğiniz gibi; vardıkları sonuçta olumsuz olur. Kendilerini geride, zayıf veya eksikli bulurlar. Sonuçta; kendi dışlarındaki herkes başarılı, onlar ise ezelden ebede başarısızdırlar.


 


İnsanın hayalleri olmalı. Geçmişin başarılarından veya başarısızlıklarından doğru dersler çıkarmalı. Bir vizyona sahip olup kendisi için daha iyi bir gelecek kurgulamalı. Keyifsiz düşünce kişiliğine sahip bireyler geçmiş ve geleceği algılamakta ve zamanın ruhunu değerlendirmekte de ciddi yanlışlar yaparlar. Onları geçmişe ve geleceğe bakışları boş hayallerin ötesine geçmez; ya geçmişte kalmışlardır ya da iyi bir gelecek için içinde cin barınan bir Alaattin Lambası umut ederler. Keyifsiz düşünme profilindeki bireyler genelde mevcut durumdan ve şartlardan kopuk biçimde geçmişte veya gelecekte yaşayan kişilerdir.


 


Bu türe giren bireylerin bir başka özelliğini çevrenizde izlemiş olabilirsiniz. Bu kişiler her an aldatılabilecekleri kanaatindedir. çevrelerine ve başka insanlara kuşkuyla bakarlar. Güven duyguları yeterince gelişmemiştir. Bu açıdan bakıldığında; düşük sosyal sermaye niteliğine sahip toplumların keyifsiz düşünme kişiliğini yaygınlaştırma ‘gücü’ olduğundan söz edebiliriz. Deyim yerindeyse; bildiğiniz sosyal ve kültürel ‘mahalle baskısı’…


 


Keyifsiz düşünme tarzına sahip kişilerin verdikleri zarar sadece kendileri ile sınırlı kalmaz. Kendilerini tüketmekle birlikte yukarıda sıralanan durumlar iş ve aile yaşamlarında da olumsuzluklar yaratabilir. Bu nedenle bu düşünme kişiliğine yol açan nedenler tespit edilip yok edilmesi veya değiştirilmesi için bir program uygulanması gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi