KOBİ'ler, İşbirliği, İnovasyon ve Uluslararasılaşma



 


Bilindiği gibi; küçük işletmelerin en önemli sıkıntılarından birisini kısıtlı kaynak yapısına sahip olmaları oluşturuyor. Bunun çözüm yollarından birisi KOBİ ağlarının ve kümelenmelerin oluşarak daha büyük işleri katılımlı yapmak olarak görünüyor. Bu nedenle (her ne kadar işbirliği ve birlikte çalışma konusunda bazı sosyal engeller olsa da) KOBİ ağlarını oluşturmak ev başarılı iş yapmak zorundayız.


 


İnovasyon, son yıllarda iş dünyasında en sık duyduğumuz kavramlardan bir tanesi. Katma değerli (ya da değer yaratan) yenilik olarak bildiğimiz bu kavramı sık kullanmakla birlikte işletmelerimizde henüz içselleştiremedik. İnovasyonu, adı tanıdık ama uygulama anlamında uzak bir kavram olarak yaşamaya devam ediyoruz.


 


KOBİ’ler açısından inovasyonu kendi başlarına özümsemek kolay değil. İçselleştirme amacına yönelik olarak eğitim ve danışmanlık hizmeti almaları gerekiyor. Bu desteği verecek kişi, kurum ve kuruluşların da işletmelerde inovasyon sistemlerinin kurulması konusunda yetkinleşmeye ihtiyaçları var.


 


Bugünün iş dünyasının üç sihirli sözcüğü var: İşbirliği, inovasyon ve uluslararasılaşma. Dünya ekonomilerinin birbirlerine eklemlenerek küresel bir yapıya dönüşmesi ve her ülkenin hem üretici hem de tüketici olması işletmelerin de bu yeni yapıya uyulmuşlaşmalarını gerektirdi. Bu nedenle devletin desteklerinin de önemli bir bölümü uluslararasılaşma üzerine kurgulanmaya başladı.


 


Uluslararasılaşma öncelikle küresel iletişim anlamına geliyor. Bu bağlamda iletişim araçlarının ve ortamlarının kullanımı özel bir önem taşıyor. Dış ticaret bilgisi çok daha değerli hale geldi. 21’inci yüzyılın sanayilerinde yabancı dil bilmeden, bilgisayar konusunda uluslararası geçerliliğe sahip bilgi ile donanmadan yer almak mümkün değil. Ama bunlar yeterli değil.


 


Bugünün şirketleri, yaratıcılığı ve yenilikçiliği içselleştirmiş olmalı. Bu özellikler çağdaş şirketin ruhuna işlemiş olmak durumunda. Bu kapsamda şirket, insan kaynağı kalitesinin sürekli olarak artmasının önünü açmak, çalışanlarının kendilerini geliştirmelerine imkân tanımak gerçeği ile karşı karşıya.


 


Küreselleşme ile birlikte meslekler konusunda da ortak ilkeler ve standartlar oluşmaya başladı. Dolayısıyla sanayi ve eğitim süreçlerimizin, bu ilke ve standartlara uygunluğu kaçınılmaz olarak kendini dayatıyor.


 


İnsan kaynaklarının yükseltilmesinden söz edince; bu bağlamda ar-ge’den söz etmeden geçmek mümkün değil. Bugünün firmaları için ar-ge temelli yaratıcılık ve yenilikçilik şirketlerin geleceğe bakışlarında göz önünde bulundurmaları gereken bir diğer gerçek olarak duruyor.


 


Artık değişimin kendisi de değişiyor. Bu nedenle örgütler, değişimi içselleştirmek zorunda. Değişim, örgütlerin olağan fonksiyonlarından birisi olarak kabul edilip örgüt kültürüne sindirilmeli. Bu gerçeği, çağdaş üretim ve yönetim süreçleri için de tekrar edebiliriz. çağın şirketi, kendini geliştiren ve yeniden üreten bir motivasyonla donanmış olmalı; bu biçimde kendini kurumsal olarak yeniden yapılandırmalı.


 


Birlikte iş yapma özelliği ne yazık ki, şirket kültürümüzün bir parçası değil. Dolayısıyla, daha kurumsal işletmeler yolunda KOBİ’lerin işbirliğinin geliştirilmesi önümüzde duran stratejik ama acil görevlerden birisi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi