
Gürcan Banger
Küçük İşletme ve Perakende Üzerine
Genelde küçük firma sahibi girişimcilerimi işletme sermayesi ve bunun sürdürülebilirliği konusuna hâkim olmadıklarından sorunlarının finansal yetersizlik olduğu kanaatindedir. Devlet de böyle algıladığından küçük esnaf ve sanatkâr sorununu ‘nefes kredisi’ ile çözmeye çalışır. Hâlbuki finansal yetersizlik küçük girişimin çok daha büyük probleminin sadece bir parçasıdır.
Geleneksel perakendecinin ana sorunu, kendisini dönüştürecek bilgi birikimine ve deneyime sahip olmaması olarak görünüyor. Bugüne kadar ne akademik kuruluşların ne de meslek odalarının küçük perakende ticaret işletmelerine yeterince yardımcı olamadıklarını izliyoruz. Küçük perakendeci; düzensiz, plansız ve tesadüflere bağlı olarak piyasadan pay almaya çalışmaktadır. Merkezi bir planlamaya bağlı olarak çalışmayan (bir zincir veya franchise sistemi dışındaki) tüm küçük ticaret işletmelerinde personel eğitimi, stok ve satış yönetimi, bütçeleme, reyon düzenleme ve tanıtım gibi konularda ciddi sorunlar olduğunu biliyoruz.
Bugün perakendeciliğin en yakıcı sorun alanlarının başında, eğitimli personel sağlanmasındaki zorluklar gelir. Hangi küçük ticaret işletmesinin patronuna sorsanız, nitelikli satış elemanı veya yöneticisi bulunamadığından şikâyet eder. Ama ne yazık ki; meslek odaları, üniversiteler, halk eğitim merkezleri veya danışmanlık şirketleri tarafından açılan perakendecilik kursları ise yeterli ilgiyi bir türlü göremez. İşin en ilginç yanlarından birisi, alışveriş merkezlerinde çok büyük paralar yatırılarak kurulan mağazalarda da durumun aynı olmasıdır. Satıcılığın ciddi bir iş ve satıcının önemli bir personel olduğunun anlaşılması için hem iş sahipleri hem de çalışanlar açısından biraz daha zamana ve eğitime ihtiyaç var.
Hızla gelişen organize perakendecilik karşısında küçük tüccar ve esnafın paniğe kapılması gerekir mi? Kendini gerekli değişim ve dönüşüm için istekli ve hazır hissetmeyen işletmeler için bu sorunun cevabı, kuşkusuz ‘evet’ olacaktır. Yeni koşulları anlayıp gerekli önlemleri almayan küçük işletmeler gerçekten bir felaket ile karşılaşabilirler. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var.
Tehditler ve Yeni Fırsatlar
Büyük perakende ticaret merkezlerinin geliştiği şehirlerde küçük ticaret için yeni fırsatlar doğduğu gözlenmiştir. İnsanlar, bazı nedenlerle büyük alışveriş merkezlerini tercih ederken, yine başka bazı nedenlerle küçük perakendeciden alışveriş yapmayı istemektedirler.
Genelde ‘al-çık’ kolaylığında, belli kategoriden mallara hedeflenmiş küçük perakendecilerin ayakta kaldıkları ve gelişmelerini sürdürdükleri gözlenmiştir. Yine kendine farklılık yaratan özel bir alan bulmuş küçük üretici ve perakendecilerin de başarılı olmaya devam ettikleri bilinmektedir. Bunlara örnek olarak çerez, peynir, eko tarım ürünleri gibi ‘özel tatların’ pazarlamasını yapan küçük perakendecileri sayabilirim.
Bir diğer önemli nokta, sağlam müşteri ilişkileri olan (ciddi bir müşteri ilişkileri sistemine sahip) ve satış sonrası destek verebilen küçük perakendecilerin de ciddi avantajları olduğu bilinmektedir. Aynı kalemden olarak; sevgisizliğin giderek yaygınlaştığı bir dünyada pek çok müşteri güleryüz ve ilgi görebilecekleri sıcak ve şirin mekânlardan alışveriş yapmak istemektedirler.
Büyük alışveriş merkezleri karşısında küçük tüccar ve esnafın pek çok dezavantajı olduğu ortadadır. Ama ayakta kalmak ve varlığını sürdürmek isteyen perakendeci küçük işletmeler, müşterilere sunacakları farklılıkları düşünüp üretmek zorundadırlar. Küçük işletmenin yeni yaklaşımlara, iş modellerine ve iş yapma biçimlerine ihtiyacı var.