
Vedat Alp
Küçükbaş hayvan üreticisi de üretmekten vazgeçiyor
Türkiye’nin ‘’kendi kendine yeten ülke’’ olduğu yıllar çok gerilerde kaldı.
Bir zamanlar bolluğu olan ürünler bile artık bulunamaz oldu.
İthal edilmeyen gıda maddesi kalmadı.
Tarım ve hayvancılık sektöründe büyük sıkıntılar var.
Üreticiler, üretimden çoktan soğudu.
Üretmekten vazgeçenler de oldukça fazla…
Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Mehmet Kızılinler, küçükbaş hayvan üreticiliğindeki tabloyu ortaya koydu.
‘’… 2021 yılında; 45 milyon koyun, 12 milyon keçi olmak üzere toplam 58 milyon küçükbaş hayvan varlığına sahip olan ülkemizde hayvan sayısı giderek azalıyor.
Bu, 85 milyon vatandaşa düşen hayvan miktarının yok olması demek. Bu, Türk halkının sağlıklı et ve süte eldeki parasıyla ulaşamaması anlamına gelecek. Yem maliyetlerinin azaltacak önlemlerin bir an önce alınmalıdır. Birçok küçükbaş üreticisi damızlık hayvanını beslemeyeceğini düşündüğünden sürülerine koç salmadı. Çünkü doğacak kuzularını nasıl besleyeceğini bilemiyor. Kuzu büyütme yeminin çuvalı 400 lira olmuş. Tıpkı evine ekmek götüremeyen anne baba gibiyiz. Tek çare anaç hayvanlarını kesime gönderip ayakta kalmaya çalışmak ya da sektörden ayrılmak.
Tek geçim kaynağımızdan vazgeçersek ne yapacağız. Hayatı koyun keçiyle geçirmiş olan insanlar, aileler derin ve büyük bir boşluğa düşecek. Bu büyük bir sosyo-ekonomik soruna yol açacak…’’
Oda Başkanı Mehmet Kızılinler’in ortaya koyduğu tablo kap kara…
Abartılı bir yanı da yok.
Herkesin bildiği bir gerçek…
Ülkeyi yönetenler de biliyorlar ama gerekeni yapmıyorlar.
Tam aksine üreticiyi, ürettiğine pişman edecek işler yapıyorlar.
Bunlardan birisi de belirlenen kesim ücretleri…
Mehmet Kızılinler, bu konuyu da dile getiriyor.
“Kesim fiyatlarının serbest piyasa ve Et Balık Kurumu aracılığıyla belirlendiğinden, üreticinin gerçek maliyetlerinin karşılanmamaktadır. Bugün Tarım Bakanlığı’nın Et Balık Kurumu aracığıyla açıkladığı Küçükbaş kesim fiyatlarının yükünü üreticinin sırtına yüklemektedir. Bu durum tüketiciyi rahatlatırken üreticinin yükünü arttırmaktadır. Bu da üreticinin işin içinden çıkmak için damızlık materyalini kesime sevk etmesine neden olacaktır. Küçükbaş kesim fiyatı 88- 90 lira arasında değişiyor. Olması gereken kesim fiyatları 120 liradır. Sonuç olarak; Ülkemizin küçükbaş hayvan varlığı hızla azalacaktır. Bu da tüketici kırmızı ete ulaşamaması ve nasıl beslenmediğini bilmediği ithal et yemesi anlamını gelecektir.’’
120 TL olması gereken fiyat 88-90 TL olarak belirlenince ne olacak?
Olacak olan belli…
Hayvan üreticileri işi bırakacak…
Öyle de oluyor zaten…
Mehmet Kızılinler diyor ki;
“Küçükbaş sektörüne yeni girenler çoktan bıraktı. Aileden koyunculuk yapanlar bir daha geri dönmemek üzere işi bırakıyorlar. Üretici bin bir emekle yetiştirdiği ailenin gururu ve ülkenin genetik mirası olan damızlık anaç hayvanlarını kasaplık olarak satmaktadır. Böylelikle zararın neresinden dönersek kardır diyorlar. Yem maliyetleri ve çoban sıkıntısı bunun en büyük sebebidir. Yaklaşık 280 bin küçükbaş üreticimiz var. Aileleriyle birlikte bu sayının 1.200.000 milyon kişi demek. Bunun yanında Veteriner Hekim, kasap, celep, yemci, nakliyeci, hayvancılık ekipmanı üreten ve pazarlayan firmaları da sayarsak 4-5 milyon insanın etkilenmesi demek. 85 milyon vatandaşı bu sayıdan ayrı tutmamız mümkün değildir. Üretici önce zarar ettirilmemelidir. Sonra para kazandırılmalıdır. Üretici eğitilerek ve yapılacak yasal düzenlemelerle daha büyük bir sıkıntıyla karşılaştığında tecrübesi, bilgisi ve donanımıyla ayakta kalacak güce kavuşturulmalıdır. Alınacak önlemler kalıcı olmalıdır.’’
‘’…Ülkemiz hayvancılık olarak küçükbaş yetiştiriciliğine uygundur. Küçükbaş yetiştiriciliği hayvancılığın sigortasıdır. Günümüzde ana sorunumuz bakım ve beslemedir. Çoban bulamıyoruz ve hayvanımızı besleyecek meramız yok denecek kadar az. Sosyal statümüzü hesaba bile katmıyoruz. Birileri eti tuzlama şekliyle tüm dünyada alkışlanırken ve bundan dolayı bir sürü kazanç elde ederken, o eti bin bir zahmetle ve güçlükle yetiştirenler o itibarın binde birini bile göremediği gibi; emeğini kazanca dönüştürememektedir.’’
Mehmet Kızılinler’in söyledikleri böyle…
Bugünkü tablo kapkara…
Böyle giderse gelecekte daha da kara olacak.
‘’Önlenemez’’ değil…
Elbette ki önlenebilir…
Bunu için yapılması gerekenler belli…
Yapabilecek olanlar da biliyor bunu… Biliyorlar da yapmaları gerekeni bir türlü yapmıyorlar.
Yazık ki ne yazık…