
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KÜRESEL ISINMA VE İKLİM
Hava sıcaklığındaki sert düşüş, bağışıklık sistemini ciddi şekilde etkiliyor. İnsanlar soğuyup ısınan havalarda, daha kolay hastalanıp daha zor iyileşiyor. İlklim değişikliğinin, küresel ısınmanın neden olduğu hususunda, bilim adamları hemfikirdi.
Son yıllarda, mevsimler birbirine karıştı, baharı görmeden yaz geldi. Dünya ve ülkemizin, her yerinde görülmeye başlayan soğuklar, kavurucu sıcaklar, kuraklık, seller, insanlığın yeni kâbusu haline dönüştü.
Diğer yandan son yıllarda, dünyada, orman yangınları artıyor, göller küçülüyor, ırmaklar kuruyor, ilkbahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yüksek enlemlerde sıcaklık artıyor ama hala insanlar bu gelişmeleri, yeteri kadar dikkate almıyor.
Bütün bu gelişmelerin sebebi olarak da," Küresel ısınma" gösteriliyor.,
Aslında dünya, ülkemiz ve Eskişehir' de, yapılan iklimle ilgili tüm toplantılarında "KÜRESEL ISINMA" ön plandadır. Hatta Petrol ve doğalgaz da dünyanın, dışarıya en fazla bağımlı bölgesi olan 27 üyeli Avrupa Birliği, özellikle son dönemde dünya için, felaket sinyalleri veren küresel ısınmayla, mücadelede, çok katı bir program uygulamaya karar verdi
Bilim adamları dünyada, Karbondioksit oranı artığını, deniz seviyesi yükseldiğini, okyanusların ısındığını, buzulların erdiğini, kürsel ısınmanın önüne geçilmezse felaketin kapıda olduğunu sürekli tekrar ediyorlar.
Atmosferdeki karbondioksit gazı tabakası tıpkı bir "sera" gibi güneş ışınlarının içeri girmesine izin veriyor ancak ısının dışarı çıkmasına engel oluyor. Eğer sera etkisi olmasaydı, dünyada yaşam olmazdı.
Son yıllarda ise Küresel ısınma bu dengeyi altüst etti. Bu alanda incelemede bulunan bilim adamları, Çin ve Hindistan'ın bu artışa, büyük katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak, "dünya karbondioksit üretimi"ni sıraya koyduğunda, ABD başı çekiyor. Atmosfere, yılda 220 milyon ton karbondioksit bırakan Türkiye ise 20.sırada. 2010 yılında, bu rakam 400 milyon tonlara ulaşacağı söyleniyor.
Dünyada Atmosfere, yılda ortalama 21 milyar ton karbondioksit salınıyor ve bu miktar giderek artıyor. Dünya Yaban Hayatı Koruma Fonu (WWF) nın raporuna göre de Akdeniz havzasında bulunan Türkiye'de, 40 dereceye yakın sıcaklıklar, mevsim normali olacak ve tarım alanlarının, yüzde 40'ı kuruyacaktır.
Kuzey Yarımküre'nin en büyük buz kütlesi olan Grönland adası, küresel ısınma nedeniyle eriyor. Grönland kütlesinin erimesi, düşük seviyedeki sahil şeridinde bulunan yerleşim yerlerinin sular altında kalmasına neden olacak. Dünyamızın akciğeri olan Amazon ormanları ise günden güne yok oluyor
Bilim adamlarına göre, küresel ısınma önlenemediği taktirde Türkiye, 100 yıl içinde Kuzey Afrika'ya dönecek. Yağışlar azalacak, başta GAP bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Baraj göllerinde, su seviyesi azalacak, hidroelektrik enerji üretimi ciddi oranda aksayacaktır. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla, ülkemizde hakim olabilecek tropikale benzer bir iklim; düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacak. Kasırga ve fırtınaların tetikleyeceği seller, can ve mal kaybına neden olacaktır.
Isınmayla birlikte, denizlerimizdeki sıcaklık rejimleri değişecek. Balıkların göç yolları bozulacak. Karadeniz' de Hamsi kalmayacak, sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecektir.
Ankara Ticaret Odası'nın hazırladığı "Küresel Isınma kıskacında Türkiye" raporuna göre, Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkileri açısından, "risk grubundaki ülkeler" arasında yer alıyor. Türkiye'de, kuraklaşma, seller hızla artıyor, içme suları ise azalıyor. Son 70 yılda 70 istasyonda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye'nin yıllık ortalama sıcaklıkları artma eğiliminde.
ATO' nun düzenlediği, Ekim ayında yapılacak olan, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı için, 195 ülkeden, 10'den fazla bakan ile binlerce katılımcı Ankara' ya gelecek, dünya ve ülkemiz açısından, hayati önem taşıyan konferanslar, erozyonla ilgili mücadeleye de ciddi katkıda bulunacaklardır
Küresel ısınma, Akdeniz yerine, Karadeniz'i, öne çıkaracak. Kar yağışı, giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak. İklim değişiklikleri, göçlere neden olacaktır. Türkiye'de yaşayanlar, kuzeye yerleşmeye çalışacak. Araştırmalara göre, 2030'da Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacaktır. Bu tablonun etkisini, az olması ise ağaçlandırma ve erozyon çalışmaları yanında, ormanların ve su havzalarının, özellikle de yeraltı sularının korunması ile de orantılı olacaktır