Türkiye son bir haftadır bir türküyü konuşuyor.
Tüm televizyon kanalları işi gücü bıraktı bu türküyü gösteriyor.
Tartışma programları sabahlara kadar sürüyor.
Profesörler, sanatçılar, bilir kişiler bir araya gelip türküyü deşiyorlar.
Türkünün hangisi olduğunu söylemeye mutlaka ki gerek yok.

Her şey, Youtube'de sözlerin üzerine Dink cinayeti sanıklarının fotoğraflarının konulmasıyla başladı.
Bir anda Türkiye şahlandı!
Ülkücü ozan Ozan Arif'in sözleri, başta aydın kesim! olmak üzere pek çok kesimi ayağa kaldırdı.
Çünkü türkünün içerisinde bir suçluyu savunan sözler varmış!
Bu sözler televizyonların hemen ertesinde gazetelere de sıçradı.
Birkaç gazete haricinde hemen tüm gazeteler bu türküyü ve sözlerini manşetlerine taşıdı.
Köşe yazarları, ülkenin tüm sorunları bitmişçesine sadece bu konu üzerine odaklandı.
Ve;
Türküyü yapanda, söyleyende saydığımız bu kesimler tarafından tam anlamıyla idam ediliyordu.
Türkünün sahipleri ısrarla; "Dink cinayeti aklımıza bile gelmedi" deselerde;
Medya bir kere cezayı kesmişti.
Sözde aydın kesimlere de iş çıkmıştı...

Öncelikle belirtmek isteriz ki;
Hiçbir şey şiddet yada can almakla çözülmez...
Bunu da kimse tasvip edemez.
Türkünün yapımcıları da ısrarla bunun üzerine basa basa söyleseler de,
Bir türlü kendilerine inandıramadılar.
Aydın kesim ve medya Arif'e de İsmail Türüt'e de anında 'faşist' damgasını vurdu.
Bu zan altında kalan her iki sanatçınında (bazıları kafiyeci diyor) tahammülleri epey zorlandı.
Zaten vatanına, milletine bağlılığı ile tanınan Ozan Arif pek çok programda daha fazla sinirlerine hakim olamıyordu.
Zorla, Dink cinayeti sanıklarını kollattırmaya itiliyordu.
Arif 'yok böyle bir şey' dese de karşısındakiler;
'Var var, seni gidi katil savunucusu!' diyorlardı.
Ozan Arif "Bırakın türküyü, anayasa değişiyor, terör var onlarla ilgilenin" dese de;
Artık Türkiye meşgul olacağı konuyu ve güzel güzel suçlayacağı birilerini bulmuştu.
Bırakırlar mı hiç?!
Bırakmadılar...

Dediğimiz biz türkünün sözlerinin peşinde değiliz.
İfade özgürlüğü varsa herkes için bu geçerli olmalı...
Bazı yerlerde görüp izlediğimiz,
Ve bazı kişilerin dağlara çağrıda bulunduğu klipleri, şarkıları biliyoruz.
Youtube'a girenler bunları rahatlıkla bulabilir ve izleyebilir.
Tamamen şiddete, tamamen öldürmeye, tamamen devlete karşı durmaya çağrıda bulunan bu türküler için, nedense hiç kimse çıkıpta 'ne bu?' diye sormadı ve hala sormuyor?
Sözde aydın kesim, kim ki ne zaman devletinden, bayrağından yana duruş sergilese hemen ayağa kalkıyor ve o kişiye sert ithamlar yöneltiyor...
Hatta lafı 'vatan haini' bile demeye getiriyor.
Neymiş?
'Vatan sevgisinin ölçüsünü tartacak bir alet daha icat edilmemiş'
Sevsinler sizi...
Peki ya diğerleri?
Gelelim asıl konuya!
Onlar için önce insan hakları, daha sonda bağımsız düşünce ve ardından ifade özgürlüğü...
Asla kısıtlanamaz, asla engellenemez...
Birisi de çıkıp 'Karadeniz'de kimse vatan haini olmaz' dediği zaman ise;
'Hemen özür dile'

Demek istediğimiz asıl;
Ülkemizdeki ifade özgürlüklerine bile medya ve yazar kesiminin koyduğu kotayı göstermek...
Farklı düşüncelerdeki (ki; medeni toplumlar için son derece doğal) insanlar arasında ayrımcılık yaratan çalışmalar üzüyor toplumu...
Pek çok insanı etkiliyor bazı tutumlar...
Zana'nın 'Apo terörist değildir' açıklaması internet sitelerinde ilk sayfadan ve büyük bir şekilde verilirken,
Gazetelerde aynı şekilde açıklamayı duyururken,
Şehit olan bir askerin haberinin 1-2 saat küçük bir biçimde verilip, sitelerden kaldırılması yara açıyor insanlarda...
İşte sornu burada başlıyor...
Güçlü kesimlerin düşünce özgürlüklerindeki ayrımcılığı,
Bu türkünün ülke gündeminde çok uzun bir şekilde yer bulmasına neden oluyor.
Asıl irdelenmesi gereken konunun bu olduğunu düşünenlerdeniz... Kısaca;
'Plan yapmayın plan' şarkısını yazandan çok, yazdıran etkenleri gözetlemeliyiz...