Mutluluğu Seçmek

Seçimler, yaşamın yörüngesini oluşturmakta önemi bir faktördür. Bir başka bakışla seçimler yol kavşakları gibidir. Kimi zaman gideceğimiz yolu bilerek veya bazen farkında olmayarak seçimler yaparız. Bazen seçtiğimiz, en iyisi olmasını düşündüğümüzdür. Bazen seçtiğimiz, neleri seçmediğimizdir. Dolayısıyla seçmediklerimizi de ‘dışarıda bırakmaktır’. Sonuçta; özgürlüğümüzün ifadesi, seçimlerimizdir.


 


Yaşam, bir ucundan diğer ucu görülen düz bir yol değil. Her an karşılaştığımız kavşaklar var. Bu noktalarda karar verip karşımızdaki yollardan birini seçmemiz gerekiyor. Günlük yaşamda bilerek veya farkında olmadan seçimler yapıyoruz. Her kavşak noktasında yaptığımız seçim, bizi farklı bir noktaya götürüyor. Zamanda geri dönüp keşke diğerini deneseydim deme şansımız olmuyor. Zamanın geriye dönüşü yok. Geçtiğimiz bir kavşağın benzerine rastlasak da şartlar aynı olmuyor. Sözün kısası, zaman akıyor ve biz seçimler yapmaya devam ediyoruz.


 


Seçim yaparken iç dünyamızın (bildiğimiz ya da farkında olmadığımız kişisel zihin haritamızın) derin etkileri olur. Başka uzak-yakın, iç-dış faktörlerin seçimlerimizi etkilediği de olur. Ailemizi seçemeyiz; ama arkadaş seçerken, işimizi ve aşkımızı belirlerken biraz daha özgür seçim şansımız olabilir. Kimi zaman bir tesadüf, seçimi bizim için yapar. Yaptığımız seçimlerin bazıları, bize özgü psikolojik ve sosyal değerlerin etkisiyle olur. Seçimlerimize etki eden bu faktörlere ‘öz değerlerimiz’ diyebiliriz.


 


İyi seçim yapabilmenin ilk ölçütü, iyi gözlem ve doğru değerlendirme yapabilmektir. Kuşkusuz; bu değerlendirme öz değerlerimiz aracılığı ile gerçekleşecektir. Eğer ‘mahalle baskısı’ türünde faktörler nedeniyle bir tercihte bulunuyorsak, bunun gerçek anlamda bir seçim olduğunu söylemek zordur. Seçilecekler arasında eğer bir tek seçenek varsa bunu da bir seçim sayamayız. Çünkü insanın temel öğrenme tekniği olan kıyaslama açısından tek seçeneğin ‘mantığı’ olmaz.


 


Önceliklerini belirleyebilme yetisine sahip ve belirlediği öncelikleri çerçevesinde kendi duruşunu sınayabilen ve denetleyebilen bir kişi, kendi öz değerlendirmesini yapmada daha tutarlı bir noktada olacaktır. Özetle; iyi seçimler için iyi kişisel ölçütler, bir başka deyişle kişisel öz değerler gereklidir.


 


Kişi, kendi öz değerlendirmesini yaparken; eğitimini, ne kadar sonuç veya süreç odaklı olduğunu, kişisel gelişime verdiği önemi, uzmanlaşma eğilimini, rekabet ortamının kendi motivasyonunu nasıl etkilediğini, pozisyon ve statüye ne kadar önem verdiğini, güce ulaşma arzu ya da istekliliğini, zorluklardan yılmama düzeyini, liderlik dürtüsünü, takım ruhu oluşturmaya yatkınlığını, ayrıntılara verdiği önemi, zaman karşısındaki tutumunu, sıradan işleri düzenli olarak yürütme istekliliğini, farklılık arz eden işleri bir arada yürütebilme yetisini, yaratıcılığın motivasyonuna etkisini, hızlı tempoya verdiği tepkisini, bağımsızlığına verdiği önemi, güven ihtiyacını, maddi olanaklara verdiği önceliği, etik ve ahlaki değerlere bakışını, dostluğa gösterdiği özeni, dengeli yaşama gösterdiği eğilimini, toplumsal katkı oluşturmadaki sorumluluk anlayışını dikkate almak durumundadır.


 


İnsan kendi başarı ölçütlerini –belki buna ‘mutluluk kriterlerini’ de ekleyebilirim– bilebilmelidir. İnsan hangi konularda kendini başarılı bulduğunu bilinçli bir şekilde algılayabilmelidir. Özetle; kişi, “Benim için başarı ve mutluluk nedir?” sorusunun kendince iyi bir cevabına sahip olmalıdır. Böylece kendi geçmiş performansını değerlendirme imkânına sahip olacaktır. Bu değerlendirmeyi yapmalıdır da.


 


Kendi öğrendikleri, yaşadıkları ya da yaşananlardan edindiği bilgi ve deneyimleri gözden geçirmeye değer bir kaynaktır. Gerçekçi olarak hangi beceri ve yetilerinin geliştiği veya köreldiği konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Kendi özellikleriyle değerlerini ve yetkinliklerini belirleyen kişi potansiyelini, tercihlerini doğru yapmada daha özenli davranacak, doğru seçim yapmada verilen emek yaşama farklı lezzet katacaktır. Bazıları buna ‘mutluluk’ diyebilir.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi