
Vedat Alp
Ne yaralar sarıldı ne de depreme hazırlık yapıldı
Bugün 6 Şubat 2025 Çarşamba…
Büyük felaketin yıldönümü…
Felaketi yaratan deprem…
Büyük bir sarsıntı yarattı.
Çok sayıda yerleşim birimi yerle bir oldu.
Aralarında ‘’haritadan silindi’’ denilebilecek boyutta yıkıma uğrayanlar da var.
Bu ilk deprem felaketi değil…
Daha önce de benzeri felaketler yaşandı.
Türkiye’ de her deprem şu veya bu boyutta da olsa felaket yaratıyor.
Türkiye, deprem riski oldukça yüksek bir ülke…
Deprem olması son derece doğal… Depremin olması önlenemez… Elbette ki, olacaktır.
Ancak depremin ‘’felaket yaratıcısı’’ olması kaçınılmaz değil…
Depremin felaket yaratması önlenebilir.
Bunu başaran ülkeler var.
Şiddetli sarsıntılar bile kimsenin burnu kanamadan atlatılabiliyor.
Nedeni belli…
‘’Depreme hazır’’ durumdalar.
Ne yazık ki, Türkiye’de ‘’depreme hazır’’ olan yerleşim birimi yok.
Onun içindir ki her deprem felakete neden oluyor.
Her deprem felaketinden sonra dillerden düşürülmeyen iki söz var.
Birisi ‘’yaralar sarılacak’’…
Daha önceki felaketlerden sonra söylendiği gibi 6 Şubat deprem felaketinden sonra da söylendi.
Aradan 2 yıl geçti.
Yaralar sarıldı mı?
Sorunun yanıtı olumsuz…
Hala başını sokacak eve sahip olamayan çok sayıda insan var.
Konteynırlarda yaşamaya devam ediyorlar.
Çektikleri sıkıntı büyük…
Sıkıntı çekmenin yanı sıra kendi mülklerini kaybetme korkusu da var.
Uzun sözün kısası, deprem felaketini açtığı yaralar hala kanıyor.
Her deprem sonrasında yinelenen bir başka ‘’beylik’’ sözler de ‘’hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ ve ‘’kentler depreme hazır hale getirilecek’’…
6 Şubat deprem felaketinden sonra da söylendiler.
Daha önce olduğu gibi yine söylendikleriyle kaldılar.
Aradan geçen sürede değişen bir şey yok.
Her şey dün nasılsa bugün de öyle…
‘’Depreme hazırlık’’ anlamına gelecek bir çalışma yok.
Bolca tartışma var.
Eskişehir’deki tablo ortada…
‘’Afet Riskli Alan’’ ilan edilen bölgeler var.
Kapladıkları alan oldukça büyük…
İlan edilişin üzerinden yıllar geçti.
Dönüşüm anlamında atılmış somut bir adım yok.
Her şey dün nasılsa öylece duruyor.
Yetki bakanlıkta… Ne kendisi bir şey yapıyor ne de belediyelere yaptırıyor.
Depreme dayanıksız olduğu kesinleşmiş kamu binaları var.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi binası bile ‘’depreme dayanıksız’’ durumda…
Yapının acilen güçlendirilmesi gerekiyor.
Ne yazık ki, tespitin üzerinden yıllar geçmesine karşın hiçbir çalışma yapılmadı.
Bu yıl da yapılması söz konusu değil…
Her gün binlerce insanı barındıran ve olası bir depremde en fazla gereksinim duyulacak olan hastanenin ‘’çürük’’ olması inanılır gibi değil…
Ne yazı ki, gerçek de bu…
Uzun sözün kısası deprem riski yüksek olan Türkiye’de yerleşim birimleri ‘’depreme hazır’’ hale getirilemedi.
Aslında ‘’getirilmedi’’ demek daha doğru…
Bir şey yapılmazken nasıl ‘’depreme hazır’’ olunacak ki?
6 Şubat deprem felaketinin 2’nci yıldönümünde oluşan tablo iç açıcı değil…
Ne yaralar sarıldı ne de depreme hazırlık yapıldı.
Acılar yürekleri dağlamaya devam ediyor.
Umarız ki, yen acılar yaşanmaz…