Olaylar, Anılar ve Biz

Pozitif veya negatif etkiler yaratan çeşitli olaylar yaşıyoruz. Bunları bazıları hatıralarımız arasında sağlam biçimde yerini alıyor. Kimi zaman bir mutlu olay, bazen bir acılı gelişme o günün yıl dönümü geldiğinde zihnimizde beliriveriyor. Özellikle acı veren bazıları var ki, adeta yaşamımızın şekillenmesinden birinci dereceden etkiler yaratıyor. Eğer olumlu düşünme esaslı bir mutlu yaşam hedefliyorsak hayatımızda yer alan olayları ve anıları yönetmeyi bilmemiz gerekiyor. Yaşamın darboğazlarını yönetmeyi öğrenerek olumluluk yönlü faaliyetlerimizi daha akışkan hale getirebiliriz. Bu tür olayların bizi bir girdap etkisiyle olumsuz duygu-düşünce düzeylerine savurmasını önlemek üzere yaşamsal olay yönetimini öğrenebilir miyiz? Bu konuda yetkinleşmek olumlu düşünme esaslı mutlu yaşam felsefemize katkı yapabilir mi?

Çok sık kullandığımız kriz sözcüğünü hatırlayalım. Nedir kriz? Genel olarak krizi beklenmeyen, önceden tahmin edilemeyen bir durumun ortaya çıkması olarak tanımlarız. Birdenbire ortaya çıkan bir sağlık sorunu, bir doğal afet veya piyasanın bir anda altüst olması bir kriz durumudur. Daha teknik bir tanımlama yapmak istediğimizde ise şu tanımı öne sürebiliriz. Kriz; beklenmeyen veya önceden sezilip tahmin edilemeyen, ama acil önlem alınması gereken, kişinin veya kuruluşun varlığı ile sürdürülebilirliğini tehdit eden zor bir durumdur.

Basitleştirelim. Bir yaşamsal kriz hastalıktır, güven kaybıdır, işsizliktir, boşanmadır, ölümdür ya da benzeri bir olaydır. Bizi uzunca bir süre için olumsuz duygu-düşünce durumunda bırakır, kendimizi çaresiz hissederiz. Yaşanan örneklere baktığımızda; başımıza gelecek muhtemel durumlardan biri krize teslim olmaktır. Böyle bir durumda önlem alınmazsa kişisel yaşam birkaç kalite sınıfı aşağı düşer. Olumsuzluk pekişir, mutsuzluk kalıcı hale gelir.

Bir diğer seçenek ise kriz durumunu aşıp olumlu yaşam düzeyine yeniden yükselmektir. Krizle baş etmenin yolu, bu durumu peş peşe aşamalar halinde ele almaktır. İlk adım, olay karşısında denetimin bize olduğu duygusunu yeniden edinmemizdir. Bu amaçla hızla pratik önlemlere, eylemlere yönelebiliriz. Burada ana fikir, krizin ilk şokunu atlatabilmektir. Krizin yarattığı girdabın içinde anında boğulmaktan kurtularak olayı boyutlarını ve ölçüsünü görmeye çalışırız. Ardından krizin bize anlattıklarını derleme ve öğrenme aşamasına geçeriz.

Kriz bir yaşam dersidir; kesinlikle bize verdiği önemli ipuçları ve veriler bulunmaktadır. Krizin görünümünü (verdiği dersi) daha başlangıçtan itibaren kavramak önemlidir, çünkü zaman için olaylar silikleşecektir. Krizle ilgili hatırlamamız gereken şey, onun bizi yaşamın aşağı düzeylerine doğru çekmesi değil, olaylar silsilesinden alacağımız derslerdir.

Krizlerin yarattığı etkiler son derece ağır olabilir. Ama bu durum plansız, programsız ve hazırlıksız olmayı haklı göstermez. İş yapmanın kuralları arasında olağandışı şartlara hazır olmak da var. Bu nedenle –ne ölçüde etkilenmiş olursak olalım– yaşanan krizin bize öğrettiği ilk ders, kuruluşumuza çeki düzen vermemiz ve gelecek için hazırlıklı olmamız yönündedir. Kriz anında verilecek kararlar, yok olmak ile var olmak arasındaki farkı oluşturur. Bu farkı olumlu olarak yorumlamak ve yaşama geçirmek için kriz yönetimi konusunda birikimli olmak gerekir. Kriz yönetimi konusunda yeterli bilgiye ve donanıma sahip olmayanlar, krizi savuşturmak yerine krizin bir parçası, hatta hızlandırıcısı olurlar.

Yaşamımızdaki önemli olaylar –niteliği ne olursa olsun, bir kırılma veya dönüm noktasıdır. Bu olayın meydana gelmesinden sonra muhtemelen bir değişim süreci içine gireceğiz. Evlilik, boşanma, doğum ve ebeveyn olma, emekliye ayrılma ya da menopoz-andropoz başlangıcı gibi bir olay bizi hayatın farklı yaşanacak bir aşamasına getirir. Bu olaydan kendimizin olumlu duygu-düşünce terfii için yararlanmak üzere değişime hazırlanmamız gerekir. Konuyla ilgili kitaplar okumak kadar yararlı olan bir yaklaşım, söz konusu olayı yaşamış ve başarıyla aşabilmiş kişilerle konuşmaktır. Bu konuşmalardan elde ettiğimiz görüş ve verileri kendi deneyimimiz ile karşılaştırarak uygun olan tercihleri üretebiliriz.

Hiç kuşkusuz; sağlık gibi bazı konularda uzmanların desteğine ihtiyacımız olacaktır; bu tür durumları kulaktan dolma enformasyonla geçiştiremeyiz. Bir başka deyişle; daima uzmanlık bilgisi ihtiyacı ile kişisel deneyim çeşitliliği arayışını birbirinden ayırabilmeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi