Pavyonlar…

Son zamanların en popüler dizilerinden biri haline geldi İnci Taneleri…

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği bir dizi…

Kimisi dizi hakkında methiyeler düzse de ben öyle görmüyorum.

Erdoğan, popüler kültüre teslim olmuş bir sanatçı…

Halkın beklentilerini iyi bilen, toplumun dinamiklerini çözen, “pavyon” konulu dizinin halk nezdinde karşılık bulacağını iyi analiz etmiş.

Şöyle özetleyeyim “reyting” getireceğini biliyor.

Keza Dilber karakteri de öyle.

Mahzun Kırmızıgül gibi dizi de kendisine bir kahraman süsü de illa ki veriyor.

Öte yandan diziyi salt pavyon hikayesi, sahnede dans eden kadınlar, Dilber’in dansı olarak bakmak eksik olur.

O dansın altında yatan birçok toplumsal gerçeklik var.

Onu da vermek istiyor bir yandan Erdoğan…

Kan davalarından kurtulmak için kaçan kadınları, erkek baskına dayanamayarak evi terk eden kadınları, maddi dayanağı olmayan kadınların bir zulümden başka zulme teslim oluşunu da gözler önüne seriyor.

“Pavyon” kelimesini tarif etmeye kalksam zulümden kaçarak, “yaşamaya direnen” kadınların ortak noktası diyebilirim.

Dizideki asıl tema da “kadın”

Kadın ve sorunlar.

Karşı mahalledeki kadınları, hor görülen, yok sayılan kadınları da anlatıyor.

Gitmedim, görmedim elbet ama tanıklarından da dinledim.

Yıllarca İstikbal Dergi de sıra dışı hayatları konuk aldım.

O koşullarda çalışan “kadınlarla” sohbet etme imkanı yakaladım.

Her biri hayatta kalmaya çalışan, geçmişe direnen, geleceğe tutunan, yaşam mücadelesi veren kadınlar…

Pavyon…

Loş ışık…

Yüksek ses…

Sahnenin ortasında birileri dans ediyor.

Bir düğün havası var ama düğün yok.

Eğlence var gibi ama eğlenen yok.

Röportaj yaptığım bir kadın şöyle demişti bir gün:

“Genellikle eşlerini anlatırlar, çok ağlarlar. Psikolog gibiyiz. Dert dinleriz. Biz de öğüt veririz. Evine, barkına sahip çık”

Zayıf karakterli erkeklerin uğrak yeridir aslında pavyonlar…

Özgüven yoksunu erkeklerin kendilerini önemli hissettiği mekanlardır.

Eşine değer vermeyen yetişkin adamların bir başka kadına değer şovu yaptığı yüksek sesli alanlardır.

Kendisiyle barışamayan, kendisine kızgın, öfkeli, nefret dolu, çocukluğu tramvalarla dolu yetişkin insanların iç seslerini kesmek için çabaladığı mekânlardır.

Yüzleşmeye korkan, korkak erkeklerin tercihidir.

Gürültünün yüksek olması bile bundandır.

Beyin uğultusunu kesmek, düşünmeye engel olmak için…

Işığın loş olması da görmemek için bu eziyeti…

Halk arasında pek de itibarı olmayan, gidilmesi hoş karşılanılmayan bir yerdir aslında…

İtibarı olmayan kişilerin itibar bulmaya çalıştığı da bir yer…

Özetle pavyonlar…

Büyük acıları anlatır, anlık kahkahaları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Özge Zaim Arşivi