
Gürcan Banger
Plansız, Bütçesiz Yalan Projeden Kim Ölmüş?
Yayınlanma:
Eğer bir kurum veya kuruluşta yönetim seçimi varsa, adayların en sevdikleri söylem tarzlarından birisi bol bol projelerden söz etmektir. O kuruluşta seçim konusu gündeme gelinceye kadar herhangi bir çalışma yapılmamış olsa bile adaylık süreci 'vitrinlik' 'projeler listesinin' hazırlanması ile başlar. Eğer aday seçimi kazanırsa, bu listenin hayata geçip geçmeyeceği fazlaca önemli değildir; çünkü adaya o veren seçmenlerin 'balık hafızalı' olduğu daha baştan varsayılır. Nasıl olsa hiç kimse neyin yapılıp neyin yapılmadığını sormayacaktır. Geçmiş seçimlerde aday olmuş ve seçimi kazanmış kişilerin 'seçim beyannameleri' gözden geçirilirse, vaat edilen projelerin neredeyse hiçbirinin hayata geçmemiş olduğunu görmek şaşırtıcı olmaz. Seçim beyannamesinde yer alan hiçbir proje vaadinin yerine gelmediği seçimler hatırlıyorum. Diğer yandan adayın seçilmesi durumunda; yönetim döneminde gerçekleşen işlerin birçoğu ya hayatın kendiliğinden getirip dayattığı faaliyetlerdir ya da o kurum veya kuruluşta zaten yapılagelen olağan işlerdir. Bunun da örneklerini çokça görebiliriz.
Vaat edilen 'projelerin' veya işlerin gerçekleşmemesinin çok açık ve belli bir nedeninin var olduğunu söyleyebiliriz.. Çünkü bu işler vaat edilirken asla bir plan ve bu plana bağlı bir bütçe yapılmaz. Çoğu zaman bir ön fizibilite bile yapılmamıştır. Proje önerisi hayata geçmek üzere öne sürülmediğinden söyleneni gerçekleştirmek de fazlaca adayın umurunda değildir. Herhangi bir proje için gerekli kaynağı nasıl bulacağını adaya sorduğunuzda incir çekirdeğini doldurmayacak bir cevapla karşılaşmanız şiddetle muhtemeldir. Özetle; yalan projeden kim ölmüş? Vaat et; nasıl olsa yarın unutulur.
Hâlbuki planlama, olağan yaşamın bir parçasıdır. Evde, işyerinde ya da günlük faaliyetlerimizde onsuz yaşantımız bir karmaşaya dönebilir. Eğer düzensizlik, kaynak yetersizliği veya ödeme sıkıntısı yaşıyorsanız kendinize planlı olup olmadığınızı sormanız önerilir. Uğraşının niteliğine göre plan adını verdiğimiz 'şey', kısa dönemi ilgilendiren çok belirgin olmayan cümlelerden, uzun dönemi ele alan kapsamlı çalışmalara kadar değişiklik gösterir. Planlama merakı, plansızlık gibi olumsuzluklara da yol açabilir. Planlama adına yaptığımız pek çok şeyin sadece zaman kaybı olması hiç de şaşırtıcı bir durum değildir. Bazı planlar değişmez kalıplara benzer; kimileri ise zaman içinde değişikliğe uğrar. Planların beklentilere uygun biçimde sonuçlanmadığı durumlara da sıklıkla rastlanır.
Plan, olmasını umut ettiğimiz gelişmelere ilişkin ihtimalleri gözden geçirip dikkate almaktır. Aynı zamanda muhtemel sonuçları görmemizi sağlar. Ama asıl önemlisi, fırsatları en iyi şartlarda değerlendirebilmek için gerekli eylemleri geliştirebileceğimiz yolu aydınlatır.
Plan, evin gelir ve gider durumunu düzenlemekten bir işletmenin faaliyetlerinin örgütlenmesine kadar çok yaygın bir alanda kullanılır. Benzer biçimde bir kamu biriminin ya da bir sivil toplum kuruluşunun yaşamını düzenlemek için çok etkili bir araçtır. Eğer bir kurum ya da kuruluşun işleri ile ilgili bir planlama konusundan söz ediyorsak, bunu kurumsal olarak niteleriz. Eğer ağırlıklı olarak bir işletmeyle ilgili bir konu ise bunun isimlendirmesi iş planlaması ya da iş planı şeklinde olur. Örneğin yeni bir girişimci olarak bir işletme kuracaksanız bir iş planının hazırlanması sizin için vazgeçilmez önemde bir konudur.
Bir kurum ya da kuruluşla ilgili kurumsal planlama yapmak, söz konusu örgüt için kurumsal hedeflerin belirlenmesi ve bunlara ulaşmak için gerekli stratejilerin üretilmesi anlamına gelir. Kurumsal planlar çoğu zaman uzun dönemle ilgilidir. İş planlaması ise başarılması gereken iş için amaçların ve hedeflerin saptanmasına ve gereklerinin yerine getirilmesine yöneliktir. İş planları, kurumsal planlamadan farklı olarak uzun erimli stratejiler yerine daha kısa vadeli taktikler üzerine kurgulanır.
Planlı ve bütçeli olmaktan hoşlanmıyoruz. Bunda gerekli eğitimi almamış olmamız yanında toplumun genel alışkanlıklarının da etkisi var. Sormadan, sorgulamadan bazı teknikleri uygulayarak sonuca ulaşacağımız kanısına kapılıyoruz. Hâlbuki planlama süreci bir dizi tekniğin peş peşe uygulanmasından ibaret bir süreç değil. Öncelikle doğru ve sağlam planlama için insanın aklını, bilgisini, deneyimini ve öngörülerini tekniklerle eklemlemesi gerekiyor. Eğer genel veya yerel seçimde, bir kurumda veya kuruluşta seçmen vereceği oyun sahibi değilse veya oy verme konusunda kalite yerine başka kriterlere değer veriyorsa, bu durumun sonucu olan 'yönetim kalitesine' de lâyık demektir.